3.4

241 33 3
                                    

Sedef'le birlikte parkta oturduğumuz günden sonra okula gitmemiş, evde kalmış ve kimse de bir şey söylememiştim; olay zaten pazartesi yaşanmıştı ve bugün cumaydı. Önümüz haftasonuna denk geldiği için rahat hissediyordum. Bu da o demek oluyordu ki bir kaç gün ne Fulya'nın, ne Sedef'in, ne de Nazlı'nın yüzünü görecektim. Tek rahat olduğum konu bir kaç hafta sonra yaz tatili olacağıydı; gerçekten de hem düşünmekten hem de yaşadığım olaylardan çok yorulmuştum ve bu da bariz belliydi.

Kaçmak istemiyordum. Ama kaldıkça da batıyordum. Kolayı seçip kaçacak mıydım yoksa zoru seçip batacak mıydım bilmiyordum.

Kaçmak bana göre değildi. Ama kendimden ödün de veremezdim.

Yine de pek düşünmek istemedim ve elimde mutfaktan odama götürdüğüm kahve bardağımla beraber yürümeye başladım. Tam odama geçecekken kapı çalmasıyla beraber adımlarımı durdurdum; annem evde yoktu. Onun geldiğini düşünerek bardağı koridordaki dolapların üzerine koydum ve umursamazca kapı kilidini açtım. Kapıyı açıp tam arkamı dönecektim ki kapının arkasında gördüğüm beden duraksamamı ve geri dönmememi sağladı.

Bu Fulya'ydı.

Siyah okul eteği, üstten düğmeleri açılmış beyaz gömleği, tek omzuna astığı çantasıyla beraber karşımda durmuş bana baktığı zaman ben, ev halimle onun tam karşısındaydım. Altımda kısa bir şort, üzerimde de askılı vardı; saçlarıma ne şekil vermiştim, ne de krem sürmüştüm. Yüzümde makyaj bile yoktu çünkü eve annem dışında birisinin geleceğine, hele Fulya'nın geleceğine hiç ihtimal dâhi vermemiştim. Çünkü Fulya'yı daha önce evime çağırmamıştım. Beni geçen eve bıraktığında bile ona evimi söylememiştim.

O halde evimi nereden biliyordu?

Ecem'i boğacaktım.

Fulya'ya şaşırmış gözlerle baktığım zaman Fulya, bakışlarını gizlemeden beni baştan aşağı süzdü. En sonunda bana baktı ve "İçeri almayacak mısın?" diye sordu. Sorusuyla beraber kendime geldiğim zaman, "Hayır." dedim. "Gidebilirsin." Tam kapıyı kapatacağım sırada Fulya, ayağını kapının arasına koydu; panikle kapıyı geri açtığım zaman sinirli gözlerle ona döndüm. "Ya ayağın kapının arasına sıkışsaydı?" diye sordum kızgın bir ses tonuyla. "Salak mısın Fulya? Çek ayağını." Fulya omuz silkerek, "İçeri al beni o zaman." dedi umursamazca. "Okula gelseydin şuan burada olmazdım. Benden kaçtığının farkındayım."

"Senden kaçmıyorum." dedim baskıyla. "Canım gelmek istemedi, bende gelmedim. Üstüne alınma." Ardından ona ters ters baktım. "Eski sevgilin yerimi aratmamıştır zaten. Neden geldin?" Fulya gözlerini devirerek tek eliyle kapıyı sonuna kadar açtı ve içeri doğru büyük bir adım attı. Kenara çekilip onu izlemekle yetindim; ayakkabılarını çıkarıp çantasını da yere attığı zaman bana döndü. "Eski sevgilim beni hiç alakadar etmiyor, biliyorsun." dedi. "Hiçte etmeyecek." Derin bir nefes aldığım zaman kapıyı kapattım ve ellerimi önümde birleştirerek sırtımı duvara yasladım.

"Ne söylemek istiyorsan söyle. Sonra da git." dedim ona bakarak. Önümde durduğu zaman gözlerimi kaldırarak ona baktım. "Bana böyle davranma." dedi. Ben Fulya'yı bakışlarından bile anlıyordum. "Bugün beni görmemek için okula gelmediğini biliyorum. Beni görsen konuşmak zorunda kalacaktık. Fakat ben kaçacak, konuyu çözmek için günlerce, haftalarca bekleyecek bir insan değilim." Bana iyice yaklaştı. "Sonra geç olabilir. Geç olmasa bile günlerini bana kızgın ve sinirli geçirmeni istemiyorum. Düşünüp kafanı yormanı da istemiyorum. Ben seni anlayacak tek insanım."

Yutkunduğum zaman, "Kaçmak değil," dedim sakince. "Kaçmıyorum. Sadece.." Bana bu kadar yakın olması aklımı karıştıyordu. "Konuyu sürekli gündeme getirmek istemiyorum. Söylediklerimin arkasındayım, fikrim değişmedi." Gözleri yüzümün her bir noktasında gezinirken, "Söylediklerinde ciddi olmadığını biliyorum." dedi bana doğru. Haklıydı. Fakat haklı olduğunu bilmemesi gerekiyordu. "Dinle. Gerçekten de Nazlı'nın öyle bir şey yapacağını bilmiyordum. Buna normalde izin vermem, onunla konuşmam bile. Ama beni koridorda yakaladı."

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin