"Gitmeyeceğim zaten. Banyoyu hazırlayacağım. Böyle kalma."Takemichi genede elini çekmedi. Tam tersine Manjirou nun tişörtünü daha çok sıktı. Manjirou iç çekti ve bir elini Takemichi nin dizlerinin altından diğer elini de Takemichi nin beline yerleştirip onu kucağına aldı.
Takemichi korkuyordu. Her dokunuş zihninde canlanıyordu. Zaten yürümekte güçlük çekiyordu yürüyemezdi.
Manjirou kapıyı ayağı ile ittirdi ve kapıyı açtı. Takemichi odayı inceledi. Büyük bir jakuzi ve giriş kısmında da oturan küçük heykeller vardı. Jakuziye girmek için 4 basamak çıkman gerekiyordu.
Manjirou, Takemichi yi üçüncü basamağa oturttu. Takemichi, Manjirou nun gideceğini düşünüp endişeyle Manjirou nun kolunu tuttu.
Manjirou da Takemichi nin elini tuttu ve merdivenin ikinci basamağına oturup Takemichi nin mavi gözlerine baktı. O mavi gözlerdeki korkuyu ve endişeyi o kadar iyi görüyordu ki.
"Benden kaçan sendin. Ben seni bırakmak istemedim. Gitmek isteyen sendin. Bu sefer gitmek istersen gidebilirsin-"
"Ha- hayır! Gitmeyeceğim kaçmayacağım!"
"Ama kaçtın nasıl olsa değil mi? İyileştiğinde gitmen için hiçbir engel yok."
Takemichi nin gözleri dolarken Manjirou elini Takemichi nin beline sardı.
"Son kez soracağım. Gitmek istiyor musun?"
"Hayır!"
Manjirou sırıttı. Takemichi şuan Manjirou nun yüzünü görmüyordu ama yüzü korkunçtu.
Manjirou, Takemichi yi manipüle etmişti. Takemichi nin korkusuyla onu manipüle etmişti.
Manjirou, Takemichi den ayrıldı ve Takemichi nin üzerindeki tişörtü çıkardı. Takemichi titriyordu. Zaten altında hiçbir şey yoktu.
"Merak etme sana dokunmayacağım. Sadece rahatlamaya ihtiyacın var Takemichy."
Manjirou, Takemichi yi yeniden kucağına aldı ve jakuziye bıraktı. Jakuzinin oturma yerine oturmuştu Takemichi. Takemichi, Manjirou ya bakıyordu gitmesinden çok korkuyordu.
Manjirou üzerindeki tişörtü çıkardı. Altındaki eşofmanını ve iç çamaşırını da çıkardıktan sonra jakuziye girdi.
Manjirou, Takemichi yi sırtı ona bakacak şekilde kucağına çekti ve canını acıtmamaua çalışarak Takemichi nin kafasını omzuna attı. Takemichi nin açıkta kalan boynunu ise kokluyordu. Bir sürü iz vardı ve Manjirou nun çok sinirini bozuyordu.
Elleri Takemichi nin beline sarılıydı. Takemichi ses çıkarmıyordu. Bedenindeki morluk ve izler onun bütün dengesini alt üst ediyor ve titremesine sebep oluyordu.
"Bakma kendine."
"Elimde olan bir şey değil."
Manjirou, Takemichi nin kafasını iyice kendi omzuna bastırdı. Su sıcaktı Takemichi mayışıyordu.
"Çocuklarım burdalar değil mi?"
"Evet burdalar."
"Beni onlar sayesinde mi buldunuz?"
"Evet. Çocuklar sayesinde bulduk."
Manjirou dudaklarını Takemichi nin boynuna sürttüm Takemichi hiçbir şey demiyordu. Elleri Manjirou nun belini sarmış olan ellere gitti ve Manjirou nun bileklerini tuttu. Korkuyordu. Huzurlu değildi. Ama burası daha güvenliydi değil mi? Cidden denize düşen yılana sarılıyordu.
Manjirou jakuzinin mermerinde olan düğmelerden birine bastı. Üstünde sıcak su geliyordu. İkisininde saçları ıslanmıştı.
"Çocuklarımı görmek istiyorum."
"Seni bu halde görürlerse üzülürler."
"Bu güne kadar senin sayende beni o kadar kötü halde gördüler ki. Bu hiçbir şey resmen."
Manjirou derin bir iç çekti. Çocukların gözünde cidden bir canavardan farksızdı.
••••••••••••
Arkadaşlar bakın ben size çok çektirdim, çektirmeye de devam edeceğim her neyseeee konu bu değil.
Evet çok şerefsiz birisi olabilirim ama Manjirou ne yaparsa yapsın Takemichi onu affetmez şimdi arkadaslar o kadarda salak yapamam ben çocuğumu.
Aklımda başka bir fikir var :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freak
FanfictionManjirou, Takemichi yi cezalandırmıştı. Manjirou resmen Takemichi nin hayatını berbat etmeye yeminli gibiydi. Papa kitabı gibidir ama komik değildir. Olumsuz her şey burdadır.