***
Rica: Başlamadan, bu bölümün rahatsız edici sahneler içerdiğini buraya not düşmek istedim. Lütfen, bunun distopik bir kurgu olduğunu ve adadaki işgal şartlarının sahiciliğini yansıtan sahnelerin de betimlenen kurgunun gereği olduğunu unutmayalım. Son olarak hayalet okurlardan olmayın, LÜTFEN OY VERİN. Teşekürler!
***
İthaflar sana; (: @Arzu_YagDen
***
«⸻Από την Ίμβρος⸻»
"Sevgili İmroz halkı!"
Yüzbaşı Aris'in kürsüde ağzından çıkan ilk cümle, polis ve jandarma barikatının arkasındaki Türk protestocuları kızdırdı:
"Amkun piçiiii! İmroz senin anandır! Burası Gökçeada!"
Aris, bozuntuya vermeden devam etti:
"Değerli İmrozlular!"
Arkadan bir protesto sesi daha duyuldu:
"Değerine başım girsin! Amına kodumun sik kırığıııı!"
Aris'in kurduğu her cümle küfürle karşılık buluyordu:
"Ben Yüzbaşı Aristeidis Nikopoulos."
"Sikbaşı Sikiştoidiş Sikotoştoş!"
Avcundan kanlar boşalan elini öfkeyle sıkan Aris, aldırmamaya çalışarak konuşmasını sürdürdü:
"Burada Yunan Ordularının İmroz Karargah Komutanı ve Yunanistan KOT biriminin ekip lideri olarak bulunuyorum."
"Git ananın amında bulun sünnetsiz Yunan dölü!"
Polis ve jandarma ekipleri, kalabalığı dağıtmaya çalışsa da ellerine megafon almış birkaç kişi Aris'in konuşmasını sabote etmeye yetiyordu. İçlerinden biri, tıpkı bir tribün yönetir gibi "Hadi arkadaşlar, hep birlikte!" diye bağırdı. Ve abluka altındaki kalabalık tek ağızdan malum sözleri bağırmaya başladı:
"Yaaaaraaağımı yeee, Yunan! Yaraaaağımı yee, Yunan! Yaraağımı ye, Yaraaaağımı ye Yunaaaan! Yaraaaağımı yeeeee Yunan! Yaraaaağımı yeeeee, Yunan! Yarağımı ye, yarağımı ye Yunan!"
Aris, askerlerini bin kere tembihlemesine rağmen bu rezilliğin önüne geçilemediği için, üstüne üstlük sağ elindeki bıçak yarası, sıktığı yumrukla birlikte zonklamaya başladığı için, her şey bir yana, karşısındaki masada, elini çenesinin altına yerleştirmiş, ağzı kulaklarına varmış bir ifadeyle uğradığı sabotajı izleyen Gökçe'nin bu haline katlanamayacağı için yaşananları daha fazla görmezden gelemedi.
Kürsüdeki minik mikrofona doğru eğilerek, sakin ve tok bir sesle "Yeter" dedi.
Ancak kalabalık onunla aynı fikirde değildi:
"Yaaaraağımı yeee Yunan, yarağımı yeeee Yunan!"
Bu kez elini sertçe kürsüye vurdu:
"Yeter, dedim!"
Yetmiyordu:
"Yaraaaağımı yeee Yunan, yarağımı yee-..."
Aris'in şakaklarından geçen damarları top gibi belirginleşmişti. Sıktığı dişlerinin arasından mikrofona doğru öfkeyle bağırdı:
"Ben yarak falan yemeyeceğim!"
"Yarağımı ye-..."
O sıra gözüne Gökçe'nin attığı şuh bir kahkaha takıldı. İkide bir Kerim'le fısıldaşıyor sonra kendisine doğru bakarak alayla gülüyordu. Sözüm ona canavar olan Aris'ti. Yine de şimdiye de kadar, bıçakla yaraladığı hiç kimsenin karşısına geçip onun aşağılanmasını şen kahkahalarla izlediğini hatırlamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmrozlu
General FictionBir ada ve ortada duran iki kişi. Biri Türk biri Yunan. Biri isyancı biri işgalci. Birinde steteskop birinde künye. İkisi birbirine her şey olur. İkisinden birbirine hiçbir şey olmaz. . 1 Eylül 2039'da, kimine göre Gökçeada kimine göre İmroz'day...