8. Bölüm: Samothrákili Níki

11.7K 1.4K 1.6K
                                    

***

* LÜTFEN, EMEĞE SAYGI DUYDUĞUNUZU GÖSTERMEK İÇİN, OY VERİN! *

***

Merhaba Aristocanlar, sizlerle buluşmayı yine çok ama çok özledim! Bu kez bölüme birkaç küçük taleple başlamak istiyorum; İmrozlu evrenini seven ve kurguyu beğenerek okuyan tüm okurlardan, kitabı yakın çevrelerine tavsiye ederek İmrozlu ailesinin büyümesine katkıda bulunmalarını rica ediyorum.

Yıllardır, yazar kalemse okurun kalemtıraş olduğunu, yazma motivasyonunun okurdan gelen talep ve feedbackle doğru orantılı olduğunu söylerim. Sanırım yine öyle günlerden geçiyoruz (':

Desteğiniz, paylaşımlarınız, olumlu/olumsuz eleştirileriniz benim can suyum.

Lütfen eksik etmeyin.

Sizi çok seviyorum!

***

Bölüm notları: İlk bölümü saymazsak şimdiye dek yayınlanan İmrozlu bölümleri arasında sanırım beni en çok yoran ama aynı zamanda da heyecanlandırın bölüm oldu bu. (En uzun bölümlerden biri de olabilir.) Yunanistan'ı yazarken doğasıyla, mutfağıyla, tarihi ve elbette mitolojisiyle birleştirmek ve bunu kurgusal zemine oturtmak yorucuydu ama bölüm sonunda tüm parçaların puzzle gibi yerine oturuşunu Aris ve Gökçe'nin düellosuyla izlemek ise müthiş keyif doluydu benim için. Umarım gönüllerimiz bir olur. 🍀
(GİF'ler🔥 zaten kendini izletecektir ama bölüm şarkılarını dinlemeyi de ihmal etmeyin .🎼)

***

Teşekkür: Girizgahta kullandığım nefis dörtlük, üniversite arkadaşım ve meslektaşım Kader Büyükbingöl'e ait. Kendisine dizelerini kullanmama müsaade ettiği için sonsuz teşekkürler!

***

«⸻Από την Ίμβρος⸻»


"Denizin içinde gemi,

geminin içinde adam,

adamın içinde deniz batıyor,

incecik bir çatlaktan..."

***

14 Eylül 2039 - Gökçeada

Ege, alabildiğince maviydi. Maviler, alabildiğince dalgalı. Denizle bir bakan gözler, fırtınanın ortasında kalmış bir yelkenli gibi nereye savrulacağını şaşırmıştı. Ama hiçbiri, masmavi denizleri içindeki o incecik çatlaktan batıran adam kadar dönülmez bir yolda değildi. Halbuki dümen elinin altındaydı, kırmak için neyi bekliyordu?

"Yunanistan."

Yüzbaşı Aris'in, ağzından dökülen bu tek kelimelik cevap, dümeni kırmanın hala mümkün olduğu anlara aitti. Gökçe'nin paniğe kapılması, sinirlenip tekneden inmek istemesi, "Durdur tekneyi, Yüzbaşı!" diye bağırması gerekiyordu. En azından Aris'in umduğu buydu. Ama bulduğu pek de öyle olmayacaktı.

Gökçe, ilkin inanmadı. Teknede beş, on saniye süren kahkaha sesleri yankılanmıştı. Ardından, "Ciddi bir şey soruyorum!" dedi, kelimelerini bastırarak. "Nereye gidiyoruz?"

İmrozluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin