Bir ada ve ortada duran iki kişi.
Biri Türk biri Yunan.
Biri isyancı biri işgalci.
Birinde steteskop birinde künye.
İkisi birbirine her şey olur.
İkisinden birbirine hiçbir şey olmaz.
.
1 Eylül 2039'da,
kimine göre Gökçeada kimine göre İmroz'day...
★ LÜTFEN YILDIZ TUŞUNA BASARAK OY VERMEYİ UNUTMAYALIM ★
***
Bu bölümü, Yüzbaşı Aris sağ olsun, turbo modda yazdık :) Çokça heyecanlıyım. Paragrafları yorumlarla şenlendirirseniz benden mutlusu olmaz. Öpüldünüz! ♡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
◃ ◂ ◅ Ίμβρος ▻ ▸ ▹
3 Ekim 2039 - Gökçeada
"Umut et."
Sabah böyle söylemişti Gökçe'ye. Çünkü "I lefkí frézia eínai elpída" demişti, Semadirek'te şarkıyı söyleyen kadın. Beyaz frezya umut etmekti ve umudun, Gökçe'nin Ege mavisi gözlerinden eksik olduğu görülmemişti.
Şimdiyse umuda ihtiyacı olan başka biri daha vardı. Bir hiçliğin ortasında hissediyordu kendini. Yaprağına bir damla kan düşmüş beyaz frezyalara bakarken, göğsünün ortasına balyoz inmiş gibi sarsılmıştı. Önsezileri bu odada hiç iyi şeylerin yaşanmadığını söylüyordu. Önsezileri Gökçe'nin bu odada hiç iyi şeyler yaşamadığını söylüyordu.
Fakat sezgilerin sırası değildi. Elini cebine atarak telefonunu aldı ve hemen Gökçe'yi aradı. Ama kulağına gelen tek ses, telefona ulaşılamadığını söyleyen telesekreterin sesiydi. Yumruklarını sıkıp aceleci adımlarla odadan dışarı çıktı. Postallarıyla zemini deler gibi adımlarken arkasından seslenen Kerim ve Gökalp'i duymuyordu bile. Güvenlik birimine geldiğinde yetkili ekibe hemen Gökçe'yi sordu.
Görevlilerden biri, "Yarım saat oldu, olmadı" dedi. "Yanında dev gibi bir adamla şu koridordan geçip bahçe kapısına doğru yürüdü. Sonra bir daha görmedim."
Aris, telaşla "Kamera kayıtlarını aç!" dedi.
O sırada Kerim ve Gökalp de, Aris'in arkasından güvenlikçilerin yanına gelmiş, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Görevli, yarım saat öncesinin kayıtlarını açtığında, hepsinin bakışları ekranda beliren Gökçe'ye odaklandı. Hali oldukça tedirgin görünüyordu. Yanında iri cüsseli bir adamla birlikte koridordan geçerken başını kaldırmış ve yardım ister gibi kameraya bakmıştı. Aris, görüntüleri yaklaştırdığında adamın elinde bıçak olduğunu fark etti ve ağzından kopan okkalı bir küfürle arkasındaki sandalyeye sert bir tekme geçirdi.
