***
★ BÖLÜMDEN BÖLÜME OY GRAFİĞİNDE DALGALANMALAR VAR. LÜTFEN, OYLAMAYI ATLADIĞINIZ BÖLÜM VARSA YILDIZA BASARAK İMROZLU'YA DESTEK OLUN! ★
Selamlar! BUGÜN 100 BİN OLDUK! ♡ Yolcuğumuz temmuzdan bu yana sürüyor ve ben her saniyesinden müthiş keyif alıyorum. Kesinlikle ayaklarımız yere basa basa büyüyoruz. Ama yeterli mi? Elbette değil. İmrozlu'yu kitapkurtlarına tavsiye ederek, ailemizin daha da genişlemesine katkı sağlarsanız beni çok çok çok mutlu edersiniz.
15. bölüm, yine bir geçiş bölümü olacak. Adım adım kırılma noktamıza doğru giderken keskin viraj öncesi bombeli bir geçiş diyelim... (': Bol bol yorumlarınızı bekliyorum! Her biri benim için çok değerli!
Çokça iyi ki, çokça siz! ♡
***
İTHAF:
İthaflar sana geliyor, kendincce (: Sözünün eri olanların hastasıyız!
***
«⸻Από την Ίμβρος⸻»
◃ ◂ ◅ Ίμβρος ▻ ▸ ▹
Saniyeler sonra motosiklet hareket ettiğinde Gökçe, ikisinin karargahın bahçesinden uzaklaşmasını, elinde tuttuğu sürgünnamesiyle izledi. Sürgün edilen kendisiydi ama manzarasından çekilen Aris olmuştu. Ve dahası motosikletteki kadın... Birlikte ne saçma görünüyorlardı.
Yüzbaşı Aris'in Elif denen gazeteci kızla ne işi olurdu?
Üç gün önce...
-22 Eylül
Şule'den gelen mesajları okuyan Aris, bakışlarını yerden kaldırmadan kadehinin kalanını tek dikişte içti. Kıracak gibi kavradığı bardağını masaya vurduğunda "Teğmen!" dedi, sert bir tonda. "Beni yalnız bırak."
"Yüzbaşım ne o-..."
"Adoni beni yalnız bırak, dedim!"
"Yüzb-..."
Aris, yumruğunu masaya vurdu. "Beni! Yalnız! Bırak!"
Adoni, diretmenin fayda etmeyeceğini anladı ve "Emredersiniz" diyerek sandalyeden kalktı. Aris'e kaygılı gözlerle bakarak adımlarını meyhaneden dışarı doğru atmaya başladığında, duruma geç olmadan müdahale etmesi gerektiğini düşündü. Zira gidişat ortadaydı ve Yüzbaşı'nın hali hiç de iyi sinyaller vermiyordu.
Kafasında bu düşüncelerle mekandan çıkan Adoni, önce bir süre Kaleköy sahilde dolaştı sonra bir tekele uğrayıp üç şişe bira aldı ve kayalıklara doğru yürümeye başladı. Ama henüz üç-beş adım atmıştı ki, kulağına ağlama sesleri takıldı. Etrafa şöyle bir göz atınca, kayalıkların sol yanında bir kadın gördü. Elinde tuttuğu bira şişesini ikide bir kafasına dikiyor, içini çeke çeke ağlıyordu.
Adoni, kadına doğru yaklaştığında gördüğü simayı tanımakta gecikmedi. "Elif Hanim?" dedi, tedirgin bir tonda. "İyi misiniz siz?"
"Sence?" dedi Elif, sesi hıçkırıklarına karışırken. "Oradan bakınca nasıl görünüyor, Teğmen?"
Adoni, müsaade isteyerek Elif'in yanına oturdu. "Canınızi sıkan bir şey var, belli. Anlatmak isterseniz, vakit var bende?"
Elif önce pek oralı olmadı sonra birden daha fazla ağlamaya başladı. "Aşağılıklar!" dedi, sesi hıçkırıklarına karışırken. "Utanmadan hala birlikte geziyorlar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmrozlu
General FictionBir ada ve ortada duran iki kişi. Biri Türk biri Yunan. Biri isyancı biri işgalci. Birinde steteskop birinde künye. İkisi birbirine her şey olur. İkisinden birbirine hiçbir şey olmaz. . 1 Eylül 2039'da, kimine göre Gökçeada kimine göre İmroz'day...