16. Bölüm/1: ''Beş gün''

12.5K 1.3K 3.7K
                                    

LÜTFEN OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ!

***

İTHAF:

İthaflar sana (: KardelenSarcaKarabey İyi ki doğdun!

***

«⸻Από την Ίμβρος⸻»

Birbirine elini uzatan iki kişi... Biri sürgün biri sürgüncü. Mutabık oldukları tek bir kelime... "Anlaştık."

Ve pimi çekilen bir kronometre;

"Beş gün."

Şimdi her şey bir geri sayımın ucunda... Bir kağıt parçasının başlattığını, bir kağıt parçasının bitirmesi için...

◃ ◂ ◅ Ίμβρος ▻ ▸ ▹

26 Eylül 2039 - Gökçeada

Birinci gün...

Ellerini beline bağlayan Yüzbaşı Aris, makam odasındaki pencerenin önüne dikilmiş, dalgın gözlerle dışarıyı izliyordu. Dün geceden beri içinde devridaim olan öfkeye, kendisinden başka muhatap bulabilmiş değildi.

Zira Teğmen Adoni'nin savunması da bunu doğruluyordu. Dün saatler sonra Aris'in karşısına geçen Adoni, başını öne eğmiş ve günlerdir sürdürdüğü yalanı iki kelimeyle özetlemişti.

"Tepkinizi kestiremedim."

Çünkü Adoni'ye göre komutanı, zaman zaman öngörülemez hamleler yapıyor, anlık bir öfkeyle hatalı kararlar veriyordu. Ki o gün Marmaros'tan önce olanlar baz alınırsa, benzer bir durumun yaşanması kaçınılmazdı. Adoni, dün de bunlardan dem vurmuş ve başından sonuna dek mahcup bir tavırla sürdürdüğü savunmasına "O akşam törenden dolayı gergindiniz" diyerek devam etmişti. "Gökçe sizi elinizden bıçaklamıştı, konuşmanız sabote edilmişti, askerlerimiz merkezde olay çıkarmıştı... Aynı gün Gökçe'yi ikinci kez görmezden gelmezsiniz diye düşündüm. Gökçe, muhtemelen Ezgi'yi korumak için suçu üstlenip 'askeri ben öldürdüm' diyecekti. Ezgi ise kendisinin yaptığını söyleyip diretecekti. Ve siz, tetiği çeken kim diye düşünürken anlattıkları hikayeden bile şüpheye düşmeye başlayacaktınız... Sorular soracak, cevaplar arayacaktınız ve arada olan Ezgi'ye olacaktı. Ama askeri benim öldürdüğümü söylemem, her şeyi o an için kolaylaştırdı. En çok da Ezgi için... O bunlarla yüzleşecek durumda değildi çünkü. Fakat ben yüzleşmeliydim. Törende Ezgi'yi hedef haline getirdiğim için sorumluluk hissettim... Size yalan söylememin tek sebebi buydu. O karmaşanın içinden Ezgi'yi tutup çıkarmak için; iğrenç bir sapık yüzünden Ezgi'yi tutuklacağınızı düşündüğüm için değil..."

Adoni için komutanına yalan söylemek zordu. Yalan söylediğini söylemek ise bundan çok daha beteriydi. O günden sonra defalarca denemiş ama tıpkı bir refleks gibi ağzından çıkan yalanı Aris'e bir türlü itiraf edememişti. Belki suyu bulandırmamak için belki utandığından belki de yine tepkisini kestiremediğinden...

Yüzbaşı Aris, o anda pencereden dışarı bakarken Adoni'nin söylediklerini tekrar ve tekrar düşündü. Her birinde top, dönüp dolaşıp kendine geliyordu. Aris, ne zamandan beri sağlıklı düşünmekten bu denli uzak bir profil çiziyordu ki Adoni böylesi evhamlara kapılıp aralarına yalan sokmuştu? Ne bunu aklı alıyordu ne de...

Başını hızlıca sallayıp zihnini zapteden yersiz fikirleri savuşturdu. Ne de'den sonrası yoktu. Şu adada güvendiği tek insan dahi Aris'e türlü sebeplerle yalan söylemişken Gökçe'yi böyle düşündüğü için suçlayamazdı. "Eğer Ezgi'ye dokunmayacağına söz verirsen, sürgün kararı konusunda sana hiçbir zorluk çıkarmayacağım. Gökçeada'dan kendi rızamla gideceğim" demişti Gökçe. Aslında iyi de demişti. Aris, sürgünnameyi imzaladığından beri onu bu adadan nasıl göndereceğini düşünüyordu. İyi olmuştu işte. İşi kolaylaşmıştı. Kolaylaşmıştı tabii. Sadece beş gün vardı önünde. Sonra? Sonra Gökçe yoktu. Bu, herkes için en iyisiydi. Herkes için en iyisi.

İmrozluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin