23. Bölüm/1: Ochi Günü

11.1K 1.2K 3.3K
                                    

***

★ LÜTFEN YILDIZ TUŞUNA BASARAK OY VERMEYİ VE PARAGRAF ARALARINA YORUMLAR BIRAKMAYI UNUTMAYALIM ★

***

Selamlar okur mou! Uzun bir aradan sonra size tatlış bir bölümle geldim (: Ancak o beklenen, ulvi Ochi Günü öyle uzadı ki, ikiye böldüm yine. Diğerini de çok geçmeden paylaşırım diye umuyorum. Neyse, daha fazla bekletmeden içeri alalım sizi. Yorumlarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim. Kocaman sarıldım hepinize! 

***

İTHAF:

Sosyal medya hesabı açman için bu ithaf sana geliyor asilgaz (: Aç artık şu hesapları kadın! Nasıl editler kaçırdığını bi' bilsen!  

***

«⸻ Ο ίμβριος ⸻»

◃ ◂ ◅ Ίμβρος ▻ ▸ ▹

26 Ekim 2039 - Gökçeada

Gökçe, Aris'in gözlerinin tam içine bakıyordu. Ağzından çıkan sözlere inanması gerekti çünkü belki de ilk defa kaçak dövüşmüyordu. Değişim rüzgarlarının yolu Boréas'la kesişirken ayaklarını yere en sağlam basan oydu. "Mümkün değil..." dedi o anda, kelimesini bastırarak. "Gidemezsin çünkü..." Yüzüne anlamsız bakışlar atan Aris'in elini tuttu ve parmaklarını tokalaşır gibi avcuna bastırarak "Semadirek'te neden el sıkıştığımızı hatırlamıyor musun?" diye sordu. "Ya da takvimlerden mi haberin yok? Çünkü iki gün sonra 28 Ekim... Ve biz o gün için seninle bir iddiaya girmiştik... Ben... Kaybetmiştim hani... Eğer unuttuysan, hatırlatmak isterim... Hiçbir yere gidemezsin. Çünkü Ochi Günü'nde, seninle dans edeceğim Yüzbaşı."

Duyduğu sözlerle Aris'in yüzünde önce küçük bir tebessüm belirdi sonra giderek genişledi. O anlarda Gökçe de gülümsemeye başlamıştı. Çok geçmeden Aris, gözlerini hafifçe kısarak "Gökçe..." diye mırıldandı.

Gökçe, sıcak bir tavırla "Efendim?" dedi.

Aris'in sorusu ise oldukça beklenmedik yerden geldi. "Şeker de verecek misin?"

"Ne-... O ne demek ya?"

"Bilmem... Çocukları oyle kandırmazlar mı?"

"Ben kimseyi kandırmıyorum!" dedi Gökçe, içerlemiş gibi. "Sadece iddiamızı hatırlat-..."

Aris araya girdi. "Yok, sen haklıydın... O iddia hileliydi. Bir geçerliliği de yok artık..."

"Gayet de var! Ankara'ya gideceğim gün, elimden o kağıdı alıp yırtarken kendin de söylemiştin bunu. Biz seninle bir iddiaya girdik ve ben kaybettim! Şimdi de bunun gereğini-..."

Aris omuzlarını silkti. "Hakkımdan feragat ediyorum."

Gökçe, öfkeyle "Yüzb-..." dedi ama geç olmadan düzeltti. "Aris! Bence... Bunu daha fazla uzatmayalım. Hem ben-... Ben sevmem öyle şeyleri. Yani şeyi-... Sözümden dönmeyi... Tamam, dedim bi' kere sana... Elini sıktım..."

Aris, başını sallayarak "Evet..." dedi. Göz ucuyla ikisinin ortada birleşmiş ellerini işaret ediyordu. "Ve hala sıkıyorsun..."

"Aris..."

"Gökçe, elimi bırakır mısın?"

"Bı-...Bırakmayacağım!" dedi Gökçe. "Tamam, diyene kadar bırakmayacağım!"

İmrozluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin