9. Bölüm: 'Sonsuzluk ve Bir Gün'

12K 1.4K 1.5K
                                    

***

* LÜTFEN, EMEĞE SAYGI DUYDUĞUNUZU GÖSTERMEK İÇİN, OY VERİN! *

***

Not: Selam tatlışlarım, bu hafta size söylemek istediğim iki şey var.

İlki, okuyacağınız bölümle ilgili. Normalde, 9. bölüm için öngördüğüm bölüm sonu, daha ileri sahnelerde gerçekleşecekti. Ama baktım ki, on bin kelimeye dayanmışız, daha fazla devamını getirmedim ve yine sadece GökRis bölümü oldu (:

İkincisi, kurgunun dinamikleriyle ilgili. Bu konu sık sık gündeme geldiği ve kurgunun gidişatı bir kesim tarafından -bence- yanlış algılandığı için bunu açıklama gereği hissediyorum; İmrozlu distopik bir evrende geçen zorlu bir aşkı ve buna paralel yaşanan siyasi, dramatik, kara komik olayları, gerilim ve gizemle harmanlayarak anlatan/anlatacak bir kitaptır. Bu evrende, bazı zamanlar başkarakterlerin sahne ve tension'ları, bazı zamanlarsa kurguyu besleyen aksiyonlar baskın gelecektir. Kısacası, olay örgüsü de karakter gelişimi de benim nezdimde paralel ilerliyor ve öyle olmaya da devam edecek. Kurgudan beklentilerinizi şekillendirirken, bunları göz önünde tutmanız rica olunur.

***

İthaflar sana; Nehir1875

***

«⸻Από την Ίμβρος⸻»

***

◃ ◂ ◅ Σαμοθράκη▻ ▸ ▹

14 Eylül 2039 - Semadirek

"Senden nefret ediyorum!"

Semadirek açıklarındaki şiddetli ses dalgaları, Ege Denizi'ni, üzerinde tsunami kopmuş gibi çalkalıyordu.

"Nefret ediyorum senden, nefret!"

Çapayı tekrar denize atan Aris, suyun içinde bata çıka kontak anahtarını ararken teknede sağa sola gezinen Gökçe, dakikalardır hıncını alabilmiş değildi. Gün boyu Aris'e dil dökmesi, peşinden buralara kadar gelmesi, denizin içinde kendini rezil etmesi... Hepsi boşunaydı demek ki. Hırsından ve gururundan gözü hiçbir şey görmüyor, meyhanenin açıldığına bile sevinemiyordu. Hoş, sevinecek bir durum da yoktu ortada. Tepesinde işgalci bir komutanın patronluk yaptığı yerden tedbil-i mekan olmazdı. Aris'in ortak olarak açtığı meyhane, pratikte hiç açılmamış bir meyhaneydi. Gökalp nasıl kabul etmişti acaba bu teklifi? Nasıl düşmüştü böyle bi' tongaya? Gökçe aklını kaçıracak gibi hissediyordu. Tırnaklarını avuçlarının içine batırarak bir kez daha bağırdı.

"Senden öyyyle nefret ediyorum ki! Öyyyle ediyorum ki!"

Aris, nefret mesajlarının bir kısmını su yüzeyinde bir kısmını denizin içinde alıyor, anahtarı bulamamaktan ziyade, Gökçe'nin hiddetini aşarak tekneye nasıl ayak basacağını düşünüyordu.

"Alçak domuz!" diye söylendi tekrar Gökçe. Belki de meyhane olayını bilseydi, Direniş-39'un mesajını görmezden gelir, Aris'in peşinden buralara kadar sürüklenmezdi. Yok, belki yine gelirdi. Kesin gelirdi. Ya da gelmezdi? Belki bir ihtimal gel-... "Oyuncak gibi oynadın benimle tüm gün! Kim bilir nasıl eğlendin, dimi? İçten içe nasıl güldün bana? Aşağlık, yalancı-... Düzenbaz!" Aris'in iki-üç dakikadır su yüzeyine çıkmadığını fark edince sesini daha da yükseltti. "İnşallah boğulmuşsundur! Duydun mu beni? İnşallah, diyorum... İnşallah boğulmuşundur..." Sesli bir nefes verip teknenin ucuna geldi ve dizlerinin üzerine çöküp aşağı doğru yeniden seslendi. "Yüzbaşı! Hey! Duyuyor musun beni? Sana diyorum! Boğulmadıysan önce bi' anahtarı buls-..." Aris'in aniden yüzeye fırlamasıyla irkildi. Yüzüne kondurduğu kin dolu bir ifadeyle "Hayattasın!" diye mırıldandı.

İmrozluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin