16. Bölüm/2: ''Beş gün''

9.9K 1.3K 2.3K
                                    

***

★ LÜTFEN YILDIZ TUŞUNA BASARAK OY VERMEYİ UNUTMAYALIM ★

***

♡ Paragraf aralarını yorumlarla doldurursanız, belki hem şirinleri görür hem de yeni bölümlere daha çabuk kavuşursunuz (: 

***

İTHAF: 

İthaflar sana (: Sossorrycutie, iyi ki doğdun! 

***

«⸻Από την Ίμβρος⸻»

◃ ◂ ◅ Ίμβρος ▻ ▸ ▹

29 Eylül 2039 - Gökçeada

"Eğer şimdi o kapıya açarsan..." dedi Aris, kendinden son derece emin bir tonla. "Bu evdeki herkese onlardan sakladığın gerçeği söylerim."

Gökçe, lakayt bir tavırla "Neyi saklıyormuşum?" diye sordu.

Aris ise teklemeden cevap verdi. "Avustralya'ya falan gitmeyeceksin. Uçak Ankara'ya vardığı anda ineceksin orada..."

Duyduğu son birkaç cümleyle Gökçe'nin eli ayağı buz kesti. "Sen-..." dedi, panikle. "Sen nereden biliyorsun bunu?"

Aris, ellerini kamuflajının cebine sokarak Gökçe'nin üzerine doğru birkaç adım attı. Aralarında son bir adım kaldığında ise durdu. Kahverengi gözlerinin elasına muzip bir parıltı yerleşmişti. Zira satrancın dördüncü günündeki son hamle Yüzbaşı'dan gelecekti. O an omuzlarını yukarı kaldırarak dudaklarını içine kıvırdı ve yüzüne konan ironik bir tebessümle "Bilmiyordum..." dedi iç çekerek. "Şimdi öğrendim."

Gökçe, Aris'ten aldığı cevapla, kapıdan birkaç adım geri çekildi. Yüzünde bozguna uğramış bir ifade vardı. "Zarf attın... Zarf attın bana!"

"Sadece tanıyorum seni..." Gökçe inanmamış gibi başını iki yana sallayınca Aris konuşmasını sürdürdü. "O gün benimle adadan gitmek için anlaştın, Avustralya'ya gitmek için değil... Sen kaos dururken refaha gitmezsin çunkü... Anadolu'da başını sokacağın o kadar bela varken Güney'de kangurularla mı oynayacaksın? İmkanı yok."

Gökçe, iki eliyle bornozunu kavramaya devam ederek "Orası seni hiç ilgilendirmez" dedi. "Dediğin gibi anlaşmamız bununla ilgiliydi. Adadan gidiyor muyum? Gidiyorum. Öyleyse o sesini kes."

"Ailen cidden inanıyor mu Avustralya'ya gideceğine? Ya da o sahtekar sevgilin?"

"Sana ne!"

"Bence annen ve baban temkinli, emin olamıyorlar ne yapacağından ama Üsteğmen'in anladığını sanmam... Sana 'surpriz' diye KOT'un açtığı sinemaya götürecek kadar tanımıyor seni..."

Aris'in haklılığı Gökçe'nin daha da sinirini bozdu. "Bütün bunlardan sana ne ya? Hı? Çok açık, bak. Sa-na-ne! Annem ne düşünüyormuş, babam ne düşünüyormuş, yok Kerim beni tanıyormuş, tanımıyormuş... Anadolu'da başıma bela açacakmışım, açmayacakmışım... Sana ne! Eğer sen sesini kesersen, kimse hiçbir şey öğrenmez. Ben de buradan defolur giderim işte... Senin de istediğin bu değil mi?"

"Bu."

"İyi o halde" dedi Gökçe. "Sen çeneni kapalı tut..." Kolunu gövdesinden çözüp işaret parmağıyla kapıyı gösterdi. "Ben de kapalı tutayım." O anda Aris'in bakışlarını üzerinde hissedince elini apar topar yine gövdesine doladı. "Nereye bakıyorsun sen?!"

İmrozluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin