*36*

43 3 0
                                    

Murat'tan...

Eve girdiğim gibi içten bir kahkaha attım.

Şu an hiç bir şey moralimi bozamızda

Üstümü değiştirmek için odama tabiri caizse zıplayarak gittim.

Üstümü değiştirip ellerimi yıkadıktan sonra.

Mutfağa geçtim yani yarım geçti. Çünkü zıplayarak enerjik bir şekilde giderken ayaklarımın birbirine dolanması ile 1.80 boyu olan ben yere uzandım. Belden yukarısı mutfakta iken diğer tarafım dışardaydı.

Annem holden beni görmüş olacak ki hızlı adımlar ile yanıma geldi.

"Murat iyi misin oğlum başın mı döndü ne oldu ?"

Yerde doğrulmaya çalışırken cevap verdim.

"Ayaklarım birbirine dolandı"

Annem kaşlarından biri havalanınca ciddi bir hal aldı.

"Bu aralar sende bir şey var. Bir daha sakal uzatmam demiştin uzattın. Gereğinden fazla enerjiksin , mutlusun hayırdır biri mi var ?"

Anneme gülümseyerek
"Bilmem belki de vardır"
Dedim

Yerden kalkıp mutfağa girdiğimde annemde peşimden geldi. Kendime meyve suyu doldurup içerken annem beni sorguya çekti.

"Kim biz tanımıyor muyuz, adı ne, kızda seni seviyor mu ?"

"Anne bi dur. Ben sana zamanı gelince söyleyeceğim"

Annem gözlerini kısarak bana baktı.

"Aaaa yoksa"

Dediğinde endişeye kapıldım anlamış mıydı ?

"Murat yoksa Kübra mı ?"

Gözlerim dehşet ile açıldığında emin olmuştu.

"Peki Kübra bunu biliyor mu?"

Olduğum yerde zıplayarak

"Anne sakın sakın söyleme lütfen. Görmedin duymadın bilmiyorsun"

Annem kaşlarını çatıp beni azarlamaya başladı.

"Murat ne bu hareketler çocuk gibi davranmaya başladın"

Olduğum yerde durup anneme sarıldım.

"Anne bu gün beni bi sal şu an o kadar mutluyum ki odamı bile toplayabilirim"

Annem gülümseyerek

"Buyrun odanıza küçük bey"
Dediğinde büyük adımlar ile odama geçtim.
En başta bu dağınıklık beni korkutsada işe girdim.

Şakasız 2 saatimi almıştı odayı toparlamak.

Üstüme siyah bir kot pantolon ile asker yeşili bir gömlek giyip odamdan çıktım.

Annemin yanına gidip
"Neriman Hanım odamdaki işimi hallettim. Mesaimde bitti o yüzden dışarı çıkıyorum"
Dedim

Annem nereye gittiğimi  sordu bende cevap verdikten sonra evden ayrıldım.

Araba ile garajdan çıkarken Faruk'u aradım.
2. Çalışta açtı.

"Selamun aleyküm"

"Aleyküm selam"

"Faruk nerdesin ?"

"Arabadayım eve gidiyorum"

"Gitme eve bizim parka gel"

"Geliyorumda hayırdır bir sıkıntı mı var ?"

"Yok be öyle güzel şeyler oldu. Ben geldim sen neredesin ?"

"Tamam 10 dakikaya oradayım"

Telefonu kapatıp arabayı park ettim.

Parka giriş yaptığımda en ücra köşeye geçtim.

Güneş batmaya başlamış son kez ışığını her yere gösteriyordu. Bazı binalar güneş ışığından dolayı yanıyormuş gibi duruyordu. İnsanlar yavaş yavaş dağılıyor çocuklar evlere dönüyorlardı.
Ama onların yerine Adana'nın gençleri geliyordu.

Gözlerimi kapattım ve derin bir çektim.
Gülüşünü hayal ettim. O iri kahve çekirdeği rengindeki gözlerini hayal ettim.
Bana mutlu beni seviyormuş gibi baktığını hayal ettim. Ona sarıldığımı hayal ettim.

Şimdiki gençler birini sevdiklerini zannediyorlar. Sevdiği kişide onu sevdiğini söylüyor ve sevgili oluyorlar. Ama en kısa sürede ayrılıyorlar ve bu süre zarfında zinaya giren şeyler yapıyorlar.

Halbuki birisi gerçekten birini sevdiğinde ve sevdiği kişide gerçekten onu seviyorsa bana kalırsa bu bir mucizedir.

Şimdi ki zamanda evlenenler birbirlerini sevmedikleri için boşanıyorlar.
Boşanmıyorlarsa çocukları yada aileleri için yapmıyorlar ama bu evdeki huzuru kaçırıyor. Evde hep bir kavga olması çocukların ne kadar iyi yetiştirilse bile insanlara karşı saygısız olmasını sağlıyor.
Bana kalırsa birisi sevmeden evlenirse evlendiği kişiyi sevmeli , sevmeye çalışmalı en kötü saygı göstermeli.

Allah şahidim olsun ben Kübra'yı seviyorum ve seveceğim. Ve Allah Kübra'yı bana nasip etsin onu başım üstünde tutarım.

Daldığım yerden önüme uzatılmış kahve bardağı ile çıktım.
Kahveyi aldığımda Faruk yanıma oturdu.

"Anlat bakalım ne oldu?"

Gülümseyerek kahvemden bir yudum aldım.

"Benim yazdığım tez var ya bastırılan"

"Evet"

"Okulda Kübra'ya onun hakkında tez yazmasını istemişler. Yazarın ben olduğumu öğrenince şaşırdı sonra anlayamadığı yerler olduğunu söyledi. Bende yardım edeceğim. Yani bi ara böyle oturup ona anlatacağım ,arada sohbet ederiz. Çok iyi değil mi lan"

"Güzel belki bu aranızdaki duvarların yıkılmasına vesile olur. Sende kendini ona göster kişiliğini nasıl biri olduğunu anlasın."

"Haklısın. Ya belki benden hoşlanır olmaz mı ?"

Faruk gülerek saçlarını düzeltti.

"Abartma istersen. Belki etkilenir ama hemen hoşlanmaz. Zaman ile olabilir ama"

Gülerek güneşin kayboluşuna izledim.

"İnşallah hayırlı bir şekilde bana nasip olur"

"İnşallah"

Faruk'a balkonda olan olayı anlattım. İkimizde gülerken.

"Yarın geliyorsun değil mi ? Hem belki oda gelir"
Dedi

Kafamı salladım

"Tabi geliyorum ve emin ol oda gelicek"

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.

ADANA'da HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin