*41*

39 4 0
                                    

"Anne ben çıktım"

Evin kapısını kapatıp asansöre ilerledim
Asansörü çağırıp aşağı indim.

Ana caddedeki parka doğru yürümeye başladım.

Dolunay ile Zambak gelmişti İstanbul'dan.

Parkta onlar ile buluşacaktım. Normal adımlar ile ilerlerken aklımdan eksilmeyen o adamı düşünüyordum.

Yoktu askere gitmişti.
Saçma bir şekilde kırgındım ona.
Tabi kendimede kızıyordum. Kibirim yüzünden küsmüştük.
Aslında onun küsebileceği yakınlıkta birimiyim onun bile bilmiyordum.

Bazı şeyler kaybetmeden fark edilmiyormuş gerçekten.
Belki tam anlamı ile kaybetmedim ama şu an yoktu.

Askerlik 6 aymış.
Anneme sorduğumda sanırım 12 demişti.
Ama bu imkansız olmalıydı.
Babama sorduğumda eskiden 18 oluyordu dedi.
Ve ben tatmin olmamıştım.

Telefona aratmaya korkuyordum o yüzden bakmamıştım.
Ama annem ile Neriman ablaya oturmaya gittiğimizde abimin konusu açılmıştı asker falan derken bende Neriman ablaya sormuştum.

6 ay demişti ve emin olduğunu söylemişti.
Ben istemsizce gülümserken

"Beklediğin biri mi var ?"
Diye sorunca annemde bana dönmüştü.

"Yok ne alaka merak ettim sadece"
Diyerek geçiştirmeye çalışmıştım ama eve geri dönerken Neriman abla kulağıma eğilip.

"Merak etme beklediğin kimse hayırlısı ile gelir"
Demişti ve ben utançtan kıpkırmızı olmuş ve bir şey söyleyememiştim.

Sonuç olara o gideli 3 hafta oluyor ve biz ara tatilin ilk haftasını bitirmiştik.

Ve ben 157 gün içerisinde onu nasıl bekleyeceğimi bilmiyordum.

Parka vardığımda hep oturduğumuz çardağa doğru ilerledim.

Çardakta Dolunay ve bana arkası dönük bir şekilde oturan Ecem vardı.

Dolunay bana bakarak Ecem'e bir şeyler söyledi.

Ben Ecem'in arkasında durduğumda.

"Zambak ne zaman gelecek"
Dedim

"Ben burdayım"
Zambağın sesini duyduğumda Ecem sandığım kişinin önüne geçtim.

"Zambak !! Sen?!"

Ayağa kalkıp bana sarıldı.

"Yaa çok güzel olmuşsun!!"

"Teşekkür ederim o senin güzelliğin"

Ondan geri ayrıldığımda şöyle bir süzdüm.
Örtü ve giydiği elbise o kadar güzeldi ki.
Gerçekten prenses gibi duruyordu.
Bizim gibi :)

Dolunay'a da sarıldıktan sonra onun yanına oturdum Ecem geldiğinde onun yüzünü görmem gerekiyordu.

3-4 dakika içinde gelmişti oda.

Kaşları çatık Zambağa bakıyordu.
Tabi o olduğunu bilmiyordu.

Gözleri ile onu işaret edip ağzını oynatarak

"Bu kim ?"
Dedi

Bizde dudak bükerek bilmiyoruz işareti yaptık.

Zambağın önüne geçip yüzüne baktı sonra benim yanıma oturdu.

"Bana bir yerden tanıdık geliyor ama...OHA! Zambak sen misin ?"

Hepimiz gülerken ikisi ayağa kalkıp sarıldı.

Ardından geri oturduktan sonra Dolunay ile Zambak İstanbul'u anlattılar okullarından bahsetmişlerdi. Bir gün gitmek isterdim İstanbul'a. 

Ardından bizde Ecem ile burayı anlattık ama kimseye Murat abiden bahsetmedim.

Araya giren sessizlik ile bir süre sustuk.
Ama konuşan kişi Dolunay oldu.

"Kızlar bir şey söyleyeceğim ama yani kötü anlamayın"

Hepimiz merak ile Dolunay'a döndük.

"Biri var"
Dediğinde

Şaşkınlık ile ağızlarımız bir karış açıldı ama Dolunay bunu umursamayıp konuşmaya devam etti.

"Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Çok sessiz sakin biri ayıptır söylemesi çok şey. Kendini insanlardan uzak tutuyor farklı biri ve ben hep ona bakmak istiyorum. Bir şeyler yapmak istiyorum"

Zambak başını aşağı yukarı sallayarak

"Allah kurtarsın"
Dedi

Hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşurken ben konuştum.

"Sen Allah'tan hayırlısını iste. Dinimizde sevme diye bir şey demiyor. Ama yerinde sevmelisin. Biliyorsun ki senin helalin olmaya erkekler ile oturup sohbet etmen , bakman bunun gibi şeyler günah."

Dolunay başını başka bir yere çevirerek konuştu.

"Peki o zaman nasıl aramızda bir şey olabilir mesela ben onun ile konuşmadan nasıl onu tanıyabilirim yada o beni nasıl görüp fark edebilir ?"

Utanıyordu canım arkadaşım.

"Şimdi onun kısmetinde hayırlı bir şekilde sen varsan sen fark etmesende o seni görür hareketlerinden gülüşünden etkilenir. Sen öyle olmadın mı ? Elbet gerektiğinde konuşman gerekir ara ara tanımak için.Birbirinizi tanımanız için gerçekten evlenmek gibi bir niyet olmalı o zaman elbet konuşmak tanımak gerekir yoksa evlendiğinde büyük sorunlar çıkabilir.
İnşallah anlatabilmişimdir."

Gülümseyerek kafasını salladı.

"İnşallah Allah sana onu hayırlısı ile nasip eder"

Kızlar amin diyerek bana katıldıklarında Zambak sinsi bir şekilde gülümsedi.

"Dolunay İstanbul'a geri döndüğümüzde eniştemi göster bana tamam mı ?"

Dolunay sinirli bir şekilde

"Sussana ya"
Dedi

Utandıkça beyaz yüzü kızarıyordu.

Herkeste bi garip haldeydi.
Belkide birbirimize söylemek istediğimiz ama söyleyemediğimiz şeyler vardı.

ADANA'da HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin