Bölüm 28

1.7K 43 108
                                    

Geç gelen bölüm özrü, kalp ve bölümü şöyle bırakayım efenim.

(Bölümü hemen yayımlayabilmek adına hatalarımı kontrol etmedim kusuruma bakmayın olur mu 🙃)

Esenli okumalar 🕊️

Kapı açılma sesi ile gözlerimi araladığımda içeri giren Poyraz'ı gördüm. Berat uyuduğu için sessiz olmaya çalışıyordu. Gözlerim Berat'a kaydığında sakince nefes alıp veriyordu küçük bir çocuk gibi uyuyordu. Elinin üzerinde olan elimi çektiğimde ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçmiş dışarıyı izleyen Poyraz'ın yanına gittim. Pencerenin önündeki boşluğa koyduğu kahve bardaklarından birini elime aldım ve bir yudum aldım.

O da eline aldığı kahvesinden bir yudum aldıktan sonra, "Cengiz çok sessiz kaldı." diye mırıldandı ve ekledi. "Fırtına öncesi sessizlik olduğu bir gerçek." Dedikten sonra bakışları bana döndü. "Ne oldu bilmiyorum ama bir şeyler ters gitti onun için bozguna uğradı."

"Şu an tek amacımız Ayperi'nin annesini o adamdan kurtarmak, bir şeyler düşünmeliyiz birçok kez bozguna uğramalı." Dedim dışarıyı izlerken.

"Ben Ayperi ilk senin okumanı istediği için sana yazdığı mektupları okumadım sen okuduktan sonra bir kez de ben okusam olur mu?" Dedi, fazladan bir çikolata daha yemek için annesinden izin alan küçük bir çocuk gibi.

Gülümseyip başımı salladım. Tek umudum onu hiçbir zaman anlayamamaktı. Biz ne zaman okuyacağız Efsun? Korkuyorum, onu da kalbimde hissetmekten korkuyorum. Benden uzak sadece kardeşim olduğunu bildiğim bir kız gibi kalmasını istiyorum. Ama o da Defne gibi senin kardeşin ve seninle konuşamadıklarını yazmış o mektuplara.

"Cengiz'in yerini hiç bir zaman bilemiyoruz beni delirten de bu." Dedi Poyraz.

"Bir şey yapmalıyız her zaman ondan bir adım ilerde olmamızı sağlayacak bir şey." Dedim düşünürerek. O sırada arkamda duyduğum ses Berat'ın sesi ile ikimizde ona döndük.

"Efsun. Efsun!"

Gözleri kapalıydı ve ismimi sayıklıyordu. Kabus görüyor. Hızla yanına gidip yanına oturdum ve elini tuttum. "Berat, Beraat uyan hadi." Dedim yanağının üzerine koyduğum elimle yanağını birkaç kere dürtükledim. Köprücük kemiklerinin ve alnının üzerindeki boncuk boncuk terler oluşmuştu. Hızla gözlerini açtığında aniden gözlerini üzerime çevirdi ve derin bir nefes alıp verdi.

"N'oldu?" Dedim yanağını okşayarak. Elini yanağının üzerindeki elimin üzerine koyup öptükten sonra, "Boşver." dedi.

"Kantine iniyorum ben bir şey lazım olursa ararsınız." Dedi Poyraz ve ikimize bir göz atıp odadan çıktı.

Sabah herkes odadan çıktıktan sonra Berat konuştuğumuz sırada uyuyakalmıştı ve herkes Berat'ın uyuduğunu gördükten sonra evlerine gitmişti. Melek Abla, Görkem Amca ve Serra da Berat'ın uyanmasını beklediler son kez Berat'ı gördükten sonra onlarda gittiler ve sadece Poyrazla ben kaldım. Berat eve gitmemi istesede ondan ayrılmak istemedim. Eve gitsem onu düşünmekten kafayı yerdim sonrasında geleceğim yer tekrar onu yanı olacağı için eve gitmek istemedim.

Berat kenara çekilmeye çalıştığında acıyla inledi ve eli karnındaki yarasına gitti. "Dur dur napıyorsun?!" Dedim endişeyle. Tekrar kenara kaymaya çalıştı ve bu sefer biraz olsun kenara kaymayı başarmıştı. "Berat dursana ya hem canın acıyor hem rahat durmuyorsun!" Dedim sinirle. Yanında açılan boşluğa elini koyup iki kere vurduğunda, "Hadi sende uzan." dedi sakince.

"Berat senin rahat etmen gerekiyor bir de yaranı zorluyorsun." Dedim istemsizce kaşlarım çatıldığında.

"Hadi ya." Dedi küçük bir çocuk gibi.

DESİSE | +18 (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin