"İyi ama ben kimseye bir şey yapmamıştım ki."
Esenli okumalar 🕊
Efsun odasından çıkmasıyla karşılaştığı manzara çığlık atmasına sebep olmuştu. Kardeşi Defne kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Bir adam vardı siyah maskeli, elindeki bıçaktan kan damlıyordu. Efsunla bakışıp hızla elindeki bıçakla evi terk ettiğinde Efsun, "Defne! Defne! Defne! Defne hayır sakın gitme lütfen! Lütfen lütfen hayır!" deyip Defne'nin başını elleri arasına almıştı ve hüngür hüngür ağlamaya başladığında ağzından bir çığlık daha kopmuştu.
Yerdeki genç kızın hızlı hızlı inip kalkan göğsü biraz sonra hareketsiz kalacak ve ruhu bedeninden ayrılıp göğe çıkacaktı. O sırada üst kattan çığlık sesini duyan Poyraz hızla yatak odasının komodininden silahını alıp evden çıkmıştı. Poyraz'ın hemen arkasından babası, "Ne oldu oğlum?!" derken o da hızla oğlunun peşinden gitmişti. Onun peşinden ise Deniz'in babası Arslan da gitmişti. Poyraz aralık kapıya tekme atıp silahını içeri doğrulttuğunda gördüğü manzara içini parçalamaya yetmişti.
"Ablacım sakın kapama gözlerini tamam mı lütfen benimle kal! Lütfen! Bak aradım ambulansı geliyor şimdi!" Derken sesi titriyordu Efsun'un. Her şeyden çok sevdiği kardeşi kucağında yavaş yavaş ölüyordu. Kardeşinin karnındaki üç bıçak yarasından birine üzerindeki tişörtünü çıkartmış bastırıyordu.
"A-abla..."Dedi Defne acıyla, yavaş yavaş bilinci gidiyordu. "T-teşekkür ederim." Deyip gülümsemeye çalıştı Defne. "Bana kendinden çok değer verdiğin için." Dedi ve derin bir nefes aldı.
"Annem ve babam olduğun için... Teşekkür ederim." Diyebildi son kez ve yüzündeki o güzel tebessümüyle yavaşça gözlerini kapadı.Efsun kardeşi gözlerini kapadığı an ağzından bir çığlık çıkıverdi.
"Hayır! Hayır! Hayır! Defne beni yalnız bırakamazsın! Gidemezsin! Gitme n'olursun!" Derken kardeşinin yanaklarına hafifçe tokat atıyordu uyanması için.
"Defne hayıır! Lütfen gitme!" Efsun'un ağzından peşpeşe çıkan hıçkırıkları evin kapısının önündeki komşuların boğazına bir yumru olarak oturmuş gözlerine birer yaş bırakmıştı.
Efsun başını kardeşinin omzuna koyup yanına yattığında etrafı saran tek ses Efsun'un acıyla ağlama sesiydi.
***
Pencereden gözlerime vuran ışık huzmeleri ile uyandığımda gözlerimin şişmiş olduğunu hissedebiliyordum. Yavaşça yattığım yerde doğrularak bileğimdeki saç tokasıyla saçlarımı gelişi güzel bir topuz yaptım.
Burnuma gelen kızartma kokusu karnımın guruldamasına sebep olurken derin bir nefes alıp odanın pencersini açtım ve dışarıyı izlemeye koyuldum.
Tam iki hafta üç gün olmuştu. Kardeşim benden gideli tam iki hafta üç gün olmuştu. Bu iki hafta her gece kabus görerek uyanıyordum fakat ilk defa bu gece çok güzel bir uyku çekmiştim. Cenaze dolayısıyla işten bir aylık izne ayrılmıştım. Son günlerde Makbule abla sağolsun beni hiç yalnız bırakmadı, sürekli uğrayıp bana yemek bile hazırlıyordu. Bu yüzden ona Defne'nin anahtarını vermiştim. Şimdi ise mutfakta bana kahvaltı hazırlıyor olmalıydı.
Odamdan çıkıp banyıda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa girdim.
"Günaydın kuzum. Nasıl oldun biraz daha iyi misin?" Deyip gelip yanaklarıma sulu öpücükler bıraktı Makbule abla.
"Nasıl olayım aynı işte." Deyip masaya baktım. Tıpkı annemin hazırladığı kahvaltılar gibiydi. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde Makbule ablaya bakıp sımsıkı sarıldım. "İyi ki varsın ablam." Dediğim sırada hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. "Kimsem yoktu bir Defne vardı onuda aldılar benden."
"Şhht tamam ağlama güzelim lütfen." Dediğinde artık o da ağlıyordu. "Kim bunlar güzelim ne istiyorlar senden, ailenden?" Dedi geri çekilip.
"Bir bilsem, bir bilsem!" Deyip derin bir nefes alıp elimi boynuma götürdüm, görünmez bir el boğazımı sıkıyor gibi hissediyordum. "Ben nefes almaya çalıştıkça boğazımı sıkıyorlar abla! Ne istiyorlar bilmiyorum." Deyip ağlamaya devam ettiğim sırada sandalyeye oturdum.
Makbule ablada karşıma oturduğunda tabağıma patates kızartması doldurdu. "Evet zor, güzelim biliyorum ama bunları yemen gerekiyor. Kaç gündür hiç bir şey koymadın ağzına hadi güzelim." Deyip kalkıp çayları doldurdu.
Gözyaşlarımı silip kahvaltımı etmeye başladığımda yediğim lokmalar ağzımda büyüyordu.
Defne patates kızartmasını çok severdi Efsun.
Yutmaya çalıştığım lokmam boğazıma oturduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım.
Defne'nin yanına gitmek mi istiyorsun?
Evet.
Defne'yle çatıya çıkmıştınız hatırlıyor musun?
***
Asansör 10. katta durduğunda kapısı yavaşça açıldı ve dışarı çıktım. Apartmanın çatı katına çıkmak için merdivenleri tırmandım yavaşça. Vücudum beynimin komutlarını umursamıyordu sanki.
Çatı katının kapısını açtığımda esen rüzgar tenimi yaladığında çatı katına doğru bir adım attım. Gökyüzü kararmış ve yağmurun yağmasına hazırlanıyordu. Ağzım zihnimdeki tek kişi için açıldığında, o katil için.
"Yaşamak için bir sebebim kalmadı! Sen kazandın! Beni yalnız bıraktın! Oldu mu istediğin! Oldu mu!"
Gök bana cevap vermek istermiş gibi gürlediğinde gözlerimi kapadım. Ayaklarım benden bağımsız ilerlemeye başladığında derin bir nefes alıp bir kahkaha attığımda dengemi kaybedip boşluğa düştüğümü hissetmiştim. Gözlerimi kapayıp ölmeyi bekledim ama ölmeme engel olan bir şey oldu.
"Aptal mısın kızım! Ne bok yiyorsun burada?!" Diye bir ses kulaklarımda çınladığında aşağımın uçurum, beni hayatta tutan tek şeyin ise Poyraz'ın eli olduğunu fark ettiğimde ağzımdan tüm mahallenin duyabileceği bir çığlık çıkmıştı.
"Aferin sana geri zekalı!" Diye tekrar sesi kulaklarımda çınladığında Poyraz beni yukarı çekmeye çalışıyordu.
Sonunda beni yukarı çekmeyi başarabilmişti. Çatıya oturup derin derin nefesler almaya başladığımda Poyraz, "Sen bir sakarlık daha yapmadan gidelim en iyisi." dedi ve elini uzattı.
Elini tutup ayağa kalktığımda çatı katının kapısından içeri girdik. Hala el eleydik. Asansörün önüne geldiğimizde el ele tutuşmuş olduğumuzu fark etmiş olmalıydı ki çekinerek yavaşça elimi tutmayı bıraktı.
Ona melül melül bakmayı kes Efsun!
***
Evimin önüne geldiğimizde Makbule abla evinin kapısını açıp, "Kız nereye kayboldun sen bir anda kahvaltı ediyorduk?" dedi bir Poyraz'a bir bana bakarak.
"Hava almaya çıkmıştım." Dedim Poyraz'a kaçamak bakışlar atarak.
Poyraz sessizce, "Hı-hı..." demişti.
"Neyse ocakta yemeğim var hadi görüşürüz. Bir şey olursa gel hemen." Dedi Makbule abla ve içeri girip kapıyı kapattı.
Poyraz'a bakıp, "Teşekkür ederim, herşey için." diye sessizce mırıldandım ve kapıyı açıp içeri girdim. Poyraz cenazeden beri her akşam uğrayıp nasıl olduğumu sorup gidiyordu, cenazeyle de o ilgilenmişti. Evden çıkan o adamı bulmak için de uğraşıyordu günlerdir. Günlerdir benimle ilgileniyordu.
Aşık olmamalısın, o başkasını seviyor.
Haklısın.
Salona doğru ilerledim ve içeri girdiğimde yine aynı adamla göz göze gelmiştim ama bu sefer elinde kanlı bir bıçak değil sprey boya kutusu vardı. Onu gördüğüm an çığlık attığımda adam camı açıp dışarı fırladı. Ev giriş katında olduğundan dışarı çıkmakta pek zorlanmamıştı. Çığlık sesimle birlikte ardarda zil çalmaya başladığında salonun içerisinde yere çömelip ağlamaya başladım. Salonun duvarlarının her bir santiminde koca harflerle "İNTİKAM" yazıyordu.
İyi ama ben kimseye bir şey yapmamıştım ki.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE | +18 (ASKIDA)
Fiction généraleBelime dolanan eller ile irkildim. Kalp ritmim hızlanmıştı. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Gözlerimi sıkıca yumdum ve nefes alış verişlerimin ritmini düzenlemeye çalıştım. "Uyu artık." Dedi uyku mahmuru ses tonuyla. Birkaç saniye cevap verip...