Öykü mecbur kalmadığı sürece kimseyle konuşmuyor, odasına çekiliyordu. Robin ağa karısını görmek istemediği için konağa geç saatte gelip erkenden işinin başına dönüyordu. Aynı yatak da uyuyup, aynı yatak da uyansalar da birbirlerini görmemek için her yolu deniyorlardı. Evleneli 1 hafta olmuştu, ağabeyleri, annesi ve yade'si Öykü'yü arasalar da bir yanıt alamamış epey merak ediyorlardı. Mesajlara bile cevap vermiyordu genç kadın. "Benim sınavım da bu" diye geçirdi içinden yatağa uzanırken. Bakalım bu gece kocası kaç da gelecekti. Ondan uzak durduğunun farkındaydı fakat Öykü de böyle olmasını istiyordu.
Yorganı üzerine çekip sol tarafına döndü ve gözlerini kapattı. Saçları nemliydi ve şampuanın kokusu burnuna geldikçe rahatlıyordu. Çiçek gibi kokmakla kafayı bozmuştu kendisi. Çok geçmeden kapı'nın açılma sesi geldi. Robin ağa ceketini çıkarıp duşa girmek için banyo'ya yönelmişti. İlk kez bu kadar erken gelmişti fakat geri gidebilme ihtimali de vardı. Sahi bu adam çalışıyor muydu yoksa sırf karısını görmemek için eve mi gelmiyordu. Öykü bunları düşünerek uyuyakalmıştı.
Robin ağa duşunu bitirip banyo'dan çıktı. Annesi kızıp eve çağırmıştı küçük ağasını, karısının ona ihtiyacı olabilirdi o da farkındaydı Öykü'nün hala alışamadığının. Dolabın başına geçip üstüne bir şeyler geçirdi Robin ağa, ardından havlu'yu masanın üstüne atarak yatağına yöneldi. Karısının up uzun saçları ıslak gibiydi. "Hasta olacak" diye geçirdi içinden. Daha sonra da onu ilgilendirmediğini düşünerek uzandı yatağa. Yüzünü karısına doğru dönüp bir müddet saçlarını izledi, gece geldiği zamanlar karısının yüzü bazen ona dönük uyuyakalmış oluyordu. Uyku tutmadığı için Öykü'yü izliyor, yüzünün her bir parçasını inceliyordu. Fakat bu gece karısı sırtını dönüp uyuduğu için inceleyememişti, çok geçmeden kafasında ki düşünceleri "ne yapıyorum ben" diyerek atmış ve o da karısına sırtını dönerek gözlerini kapatmıştı.
Sabah 7 civarında Öykü uyanmış, Robin ağa'yı uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıkmıştı. Banyo da işlerini halledip odaya geri döndü ve üstüne siyah uzun bir elbise giyindi. Saçları hafif dalgalı, cildi kusursuzdu. Dudaklarına renk vermesi için hafif bir ruj dokundurup eliyle dağıtmıştı. Oda'dan çıkıp merdivene yöneldiği sırada Murat ağa kapısını açarak odasından çıktı.
"Günaydın gelin hanım."
Öykü kayınbiraderine gülümseyerek "günaydın ağabey." Diyerek merdivenin korkuluğuna tutundu.
"Robin ağa geç mi geldi yine?"
"Hayır, erken geldi" diyerek önüne döndü Öykü. Daha fazla konuşmak istemeyerek aşağı adımladı.
Murat ağa, Öykü'yü biraz olsun ısınması için çaba sarfediyordu fakat ne yaparsa yapsın kocası'nın yüzünden kendini geri çektiğinin farkındaydı. Kardeşine çok kızıyordu fakat ikisinin arasına da girmek istemiyordu. Yine de bir şansını denemek için kardeşiyle tekrar konuşacaktı. Hemen odasının yanında bulunan kapıya vurdu bir kaç kez. Robin ağa çok yorulduğu için uykusu da çok ağırdı.
"Benden günah gitti" diyerek kapıyı açtı Murat ağa. Kardeşi yatağın öbür ucuna sırtı dönük bir şekilde yatıyordu. Yanına gidip eliyle sarstı onu.
"Kalk da konuşalım biraz"
Robin ağa gözlerini aralamış karşısında Murat'ı görünce ufak bir panikle kalkıp yatağın öbür ucuna baktı. Çok şükür ki karısı yatak da değildi, ya uyurken bir yeri açılmış vaziyette yatsaydı, Murat ağa hiç mi düşünmüyordu?
"Korkma oğlum kız aşağı indi. O olsa girer miyim odaya?"
Elini alnına koyup gözlerini kapattı Robin ağa. Ne olursa olsun karısıydı, ona özel bir şeyi kimsenin görmesini istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasía-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.