Soylu konağın da büyük bir sessizlik hakimdi. Helin ana her gece kızıyla uyuyor, onun iyi olması için çabalıyordu. Gebelik testini yapalı tam bir hafta olmuştu fakat hastaneye gidip kan testi veremiyorlardı. Öykü, bir hafta boyunca yine Robin'den bir haber beklemişti fakat Robin ağa inadından ve gururundan vazgeçmeyerek sessiz kalmayı sürdürüyordu. Ne boşanma kağıdı gelmişti ne de konuşmak için bir haber.
Kan testini henüz vermediği için umudunu yitirmemişti Öykü, mide bulantısı devam etse de bunu hep stres olmasına yormuştu. Helin ana, konağa doktor çağırmayı teklif etse bile Öykü riske atmak istememiş, kimsenin haberi olmadan bu durumu devam ettiriyordu. Avlu da ki koltuğa oturup hırkasının önünü düğmeledi, yaşadığı her şey bir bir gözlerinin önünden geçiyordu.
Robin'i seviyordu, hatta onun da sevdiğini düşünüyordu. Fakat her ne kadar bunu düşünürse düşünsün kötü olaylar aklına gelince ister istemez kendini sevmediğine ikna ediyordu.
Sevseydi o halde bırakır mıydı karısını baba ocağına?
Hiç mi dinlemek istememişti Öykü'yü?Kafasın da bin tane soru işaretleri vardı Öykü'nün. Düşünmeye devam ediyordu ki, kafasının içinde ki sesleri susturan Delâl olmuştu.
"İyi misin?" Diyerek yanına yaklaştı Öykü'nün.
Öykü hiç Delal'le konuşmamıştı, Berzan'la kaçmasaydı Öykü Robin'i tanımamış olacaktı. Kendi ağabeyini affetmek istese bile bu kadın'a asla içi ısınmayacaktı.
"İyiyim" dedi koltuğun yanına kayarken. Delâl, Öykü'nün yanına oturup kahverengi çehrelerini ayırmadan izliyordu onu.
"Senin için ağabeyimle konuşmamı ister misin?" Diye bir soru yöneltti Delâl.
"İstemiyorum" diyerek kestirip attı. Delâl kafasını eğerek önüne dönmüştü.
"Zaten istesem de yapamam, bu konağın kapısından içeri girdiğim an sildi beni."
Haklıydı, Öykü bir an düşündü.
Kendi kardeşini silen bir adam, istemeden evlendiği bir kadını silmeye çekinir miydi hiç.
"Üzülme Delâl, senin için en iyisi ondan uzak durmak olur zaten." Diyerek kafasını Delâl'e çevirdi.
"Keşke dediğin gibi olsa ama, onunla benim aram da çok farklı bir bağ vardı." Derin bir nefes aldı Delâl.
"En sinirlisi, aynı zaman da en aklı başında olan da oydu. Benimle konuşmazdı ama her zaman da iyiliğimi isterdi. Murat ağabeyime her şeyi anlatabilirdim, anlayış gösterir üstünü kapatırdı fakat Robin ağabeyim beni ölmekten beter ederdi. Kendisi beni ezmeyi çok iyi bilirdi fakat kimsenin ezmesine de izin vermezdi."
Öykü dikkatle dinliyordu yanında ki kadını.
"Dışarıdan bakıldığında vicdansız gibi görünebiliyor, hatta öyle ama sevdiği insanları da çok ayrı tutuyor."
Bu doğruydu. Robin her zaman kötü ve gaddardı, o konağa girmeden önce insanların ona bakışlarından acıdıklarını anlamıştı Öykü. Fakat zaman geçtikçe durumun o kadar da kötü olmadığını farketmişti.
"Öykü, eğer ağabeyim seni istemeseydi ikinci günden buraya getirir berdel'i bozardı. Hiçbir büyüğün sözünü de dinlemezdi."
Robin ağa bunu da söylemişti zaten Öykü'ye.
"İlk günden beri yapmam gerekeni yapıyorum."
Öykü beyninde yankılanan seni susturmak istercesine yumdu gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.