Düşmemek için tırabzanlara tutundu Öykü. Duyduğu şeyler kafasın da milyon kere yankı yapmış, bilincini açık olmasına rağmen algılara kapatmıştı. Hızla merdivenlere inip konağın kapısına yöneldi, evine gidip ailesine bakmalıydı. Robin tek hamlede onu yakalayıp kendine çekmiş, kafasını göğsüne bastırmıştı. Öykü yeni yeni idrak edebiliyor, rüya olması için de içinden dua okuyordu. Beklemenin bir faydası yoktu. Robin'in kollarını üzerinden ittirdi "bırak!" Diyerek. Tekrar kapıya yönelmiş, fakat yine bu girişimi sonuçsuz kalmıştı. Vücudu içinde bulunduğu durumun stresini ve sıkıntısını kaldıramamış, konaktan çıkacağı sırada kocasının kollarına yığılıvermişti Öykü.
Murat sadece izliyordu, kardeşine söylenecek çok şey vardı fakat vereceği tepki belli olmadığından sessiz kalmayı seçiyordu. Robin, Öykü'yü kucağına aldığı gibi odalarına çıkarmış, gelmeleri için de doktoru aramıştı. Evdekileri sıkı sıkı tembihledikten sonra Murat ağabeyinin yanına ulaştı.
"Gelmeyecek misin?" Diye sordu sessizce oturan ağabeyine.
"Nereye?" Dedi Murat.
"Konağa bakmaya." Eserine bakmak istiyordu Robin.
"İnsanlar öldü Robin, sen Öykü'nün hayatını çaldın birde konağa mı bakacaksın?" Robin hiçbir şey demeden arkasını dönmüş, hızlı adımlarla konaktan çıkmıştı. Ağabeyi onu hiç tanımıyordu, Robin'in aklında daha farklı düşünceler vardı.
Murat yine dayanamayıp kardeşinin peşinden ilerlemiş, arabanın yan koltuğunda ki yerini almıştı. Robin arabayı çalıştırdıktan sonra Soylu konağına sürmeye başladı.
"Yazık değil mi o kıza?" Diye sordu Murat sessizliği bozarak.
"Bir şey yapmadım ki." Dedi Robin kendinden emin bir şekilde.
"Bir şey yapmadın mı?, duymadın mı Robin evden kimse sağ çıkamaz kül olmuş konak!" Robin sadece güldü. Ağabeyine göz ucuyla bakmış, arabayı sürmeye devam etmişti.
"Merak etme." Dedi sakin bir sesle.
"Kimseye bir şey olmadı." Murat akli dengesinin yerinde olup olmamasını sorguluyordu.
"Gece boyu yanan bir ev de kimseye bir şey olmaması mümkün mü bremin?" Diye sorarak kafasını geriye yasladı ve gözlerini kapattı.
"Sikeyim senin yapacağın işi de, senin aklını da. Ulan kız hamile hamile!" Yaşayacağı acıyı küçümsemesini istemiyordu Robin'in.
"Murat biraz daha konuşursan senin yaşadığın evi de ateşe vereceğim." Ters bir bakış atarak dışarıyı izlemeye başladı Murat. Kısa bir yolculuğun ardından da meşhur sokağa girerek, artık konak demeye bin şahit isteyecek yapı'nın önüne park etti arabayı Robin. İndikten sonra da etraf da göz gezdirerek yıkılan taşların yanlarından geçmiş, arama yapan çalışanların yanına ulaşmışlardı.
"Hoşgelmişsiniz ağam." Diyerek yanına gelen adam elini öpmeye yeltendiğinde kendinden uzaklaştırmış "var mı bir sorun?" Diye sormuştu Robin.
"Allah'a şükür konak boştu ağam. Kimseye bir şey olmadan atlatmışlar yangını."
Murat kaşlarını çatmış, sorgular şekilde kardeşine bakmaya başlamıştı.
"Kolay gelsin, bir sorun olursa haber verirsiniz." Diyerek geldiği yöne doğru geri döndü.
"Ne demek konak da kimse yok?" Diye sordu Murat yol üzerinde.
"Yok işte, gittiler."
"Nereye gittiler?"
"Birazdan gideceğimiz yere." Diyerek tekrar arabasına bindi Robin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.