"Dokunma bana!" Gerçekten çok az kalmıştı ona tokat atmasına.
"Suçlu olmana rağmen beni istediğin şekilde yönlendiremezsin."
"Hay amına koyayım ağzım kopsaydı da öpmeseydim." Robin bu sefer sinirlenmişti çünkü isteğine karşılık verilmemişti.
"Kopsun ağzın dokunma bana." Öykü ilerleyerek yatağın üstünde ki yastık ve yorganı eline aldı.
"Ne yapıyorsun?"
"Karışma." Koltuğa ilerleyerek yastığı ve yorganı koymuş, ardından da uzanmıştı.
"Saçmaladın iyice sen bir yerine bir şey olacak."
"Bana en büyük zararı sen veriyorsun, uzak dur." Gözlerini kapattı ve beklemeye başladı. Robin artık pes etmişti.
"Tamam yatak da yat ben koltuk da uyurum."
Ses vermedi. Bu konuşma derhal bitmeliydi.
"Ne yapayım illa kucağıma mı alıp götüreyim yatağa?"
"Öyle bir şey yaparsan ilk çekmecede duran silahlardan biriyle vururum seni."
Robin ağa hala üstünü giymediğini farketmişti. Dolaba yönelerek kıyafetlerini almış, yatağın üstüne bırakarak havluyu belinden indirmişti. Öykü'nün gözleri kapalı olduğu için görmüyordu. Üstünü giyindikten sonra tekrar karısının yanına ilerledi.
"Öykü, yatağa yatar mısın?" Kibarca soruyordu, ters giderse Öykü de ters gelirdi biliyordu.
"Hayır yatmayacağım, dibime dibime de girme." Diyerek sırtını döndü Öykü.
"Lan ne istiyorsun yatağa yatmak için söyle yapayım, yeter ki kalk şuradan."
Öykü sinirle koltuk da oturur pozisyona geçti.
"Bak, zaten ağrılarım var. Seninle de uğraşamam git ne yapıyorsan yap bana bulaşma." Siniri göz bebeklerinden belli oluyordu.
Robin gülerek izledi onu bir müddet.
"Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın.""Cürmümü de seni de yakarım Robin."
Pes ederek kapıya yöneldi Robin ağa.
"Ben başka bir yerde uyurum yatağa geç. Benim için yapmıyorsan bile karnında ki için yap." Yine sessiz kaldı Öykü. Robin de çıkıp gitmişti zaten.
Sabah bulantı isteğiyle gözlerini açtı, pek de sabah olduğu söylenilemezdi çünkü güneş bile doğmamıştı. Banyoya girerek klozetin önüne çöker vaziyette bekliyordu Öykü. O sırada kapının açıldığını duymuş, kim olduğunu düşünmüştü. Bu odaya ikisinden başka kim girecekti sanki. Çok bir süre geçmeden kapının tıklatıldığını duymuş, ayağa kalkarak banyo'nun kapısını açmıştı.
Robin meraklı bir şekilde bakıyordu ona.
"Bir şey mi oldu?"
Söz vermişti kendine Öykü, bugün iyi bir insan olacaktı.
"Hayır midem bulandı ama kusamadım." Diyerek Robin'in yanından geçti ve yatağa geri uzandı.
"Hastaneye gitmek ister misin?"
"Hayır." Dedi ve gözlerini kapattı Öykü.
"Ne zamana kadar böyle devam edecek?" Robin onu özlüyordu, ona kalırsa bunu Öykü'ye hissettiriyordu da. Fakat Öykü'nün ondan haz ettiği söylenilemezdi.
"Doğurana kadar." Diyerek yorganı yan tarafa attı. İçi yanıyordu resmen.
"Doğurunca gidebileceğini mi düşünüyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.