"Hayır." Dedi Öykü Robin'e sarılarak. Robin ise karısını o an bırakmış, saniyesinde ayağa kalkarak kapıya yönelmişti. Öykü hızla kalkarak Robin'e yetişip sırtına sarıldı. Küçük elleri ve güçsüz bedeni onu durdurmaya yetmese bile varlığı durdurmaya yetmişti.
"Bunu öğrenmem lazım Öykü." Diyerek karısının ellerini bedeninden çekti Robin. Bakışları onu bulurken ellerini yüzüne yerleştirdi.
"Bekle biraz konuşacağız, önce bunu halledeyim." Diyerek ellerini çekti.
"Robin." Dedi Öykü bir umutla. Ne yapsa durdurabilirdi şuan hiç bilmiyordu.
"Efendim."
Aklına ilk gelen şeyi sallamıştı Öykü, Robin'i durdurursa bir tek bu durdururdu.
"Benim sanırım biraz karnım ağrıyor." Dedi elini karnına götürerek.
"Nasıl yani, az önce iyiydin şimdi mi oldu?" Robin salak olmadığından karısının tavırlarını anlayabiliyordu.
"Evet galiba şimdi oldu, biraz yatarsam geçer ama tek yatamıyorum." Batırdıkça batırıyordu.
"Neden tek yatamıyorsun?"
"Korkuyorum."
"Korkmuyorsun Öykü, seninle yatmam diye kıyametleri koparıyordun ne oldu şimdi?" Haklıydı Robin.
"Şimdi korkasım geldi Robin, ölecek misin şurada yatsan?" Gözleri dolmuştu bile.
"Lan buna ağlanır mı şimdi?" Diyerek karısının biriken gözyaşlarına baktı Robin.
"Ne bu hamilelik hormonları mı?" Diye de ekledi.
Öykü de anlamamıştı, aklında hiç ağlamak yokken nasıl olmuştu bu böyle. Birden bire içerlenmişti.
"Galiba evet." Diyerek kocasının gözlerine baktı.
"Gitme olur mu?" Kedi yavrusu gibi baktığından Robin'in gidesi dahi gelmiyordu.
"Güzelim sana bunu yapanın kim olduğunu öğrenmem gerek, seninle ilgili bir durum olduğu için oyalanmak istemiyorum. İzin ver gideyim çok sürmez geri gelirim." Diyerek Öykü'nün alnına bir öpücük bıraktı.
"İstemiyorum gitmeni, hem bak ben iyiyim bir şey olmadı bana. Unutalım gitsin."
"Bu hemen unutulacak bir konu değil Öykü. Yaşadığım korkuyu çok net hatırlıyorum."
"Tamam o zaman bu gece gitme." Zaman kazanmalıydı. Eğer kendi düzgün bir şekilde anlatırsa Robin'i sakinleştirebilir, bir daha görüşmeyecek olsa bile ailesine zarar vermesinin önüne geçebilirdi.
"Öykü." Diyerek alnını alnına dayadı Robin. Baş parmağı narince dudaklarını okşarken diğer eliyle de saçlarını arkasına atmıştı karısının. Öykü aklına gelen şeyi yapmak istemese bile kocasını başka türlü bu oda da asla tutamazdı.
Kendini ona daha çok yaklaştırarak küçük ellerini Robin'in yüzüne yerleştirdi. Alnını alnından çekerek kocasının gözlerine bakmış, ardından bakışları dudaklarını bulmuştu. Yaklaşarak minik bir öpücük bıraktı, ve ardından bir tane daha.
Robin, kollarını Öykü'nün beline dolayarak onu kendine mühürlemiş, minik minik öpmelere daha fazla dayanamayarak karısının dudaklarına kapanmıştı. Öykü'yü her ne kadar özlemiş ve bu anı üç ay beklemiş olsa bile aklı hala Murat ağabeyindeydi. Daha fazla ilerlemeden kendini geri çekti. Bu sefer Öykü'nün yanaklarından öpmüş "uzun sürmeyecek." Diyerek geriye doğru bir adım atmıştı. Öykü o boşluğu kapatarak tekrar kocasının dudaklarına kapandı. Dolgun dudaklarını içine çekerek öpüyor, dilini ağzının her yerinde gezdiriyordu. Kocasından haz etmese bile onu öpmenin vermiş olduğu his tarif edilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.