Robin ağa camii yaptırmak için hazırlıklara başlasa iyi olacaktı. Karısının karnı biraz olsun belirginleşmiş, içinde oğlunu taşıdığı net bir şekilde belli oluyordu. Fakat hala içinde geçmek bilmeyen sıkıntısı sürüyordu.
Öykü akşam yemeği hazırlığı için çalışanlara yardım etmiş, ardından kayınvalidesinin yanına giderek onunla sohbet etmişti. Bebeğin cinsiyetini merak etse de gelini yanlış anlar diye soramıyordu Dewran hanım. Fakat müsait bir zaman da mutlaka oğluna soracaktı.
Sofra hazır olduktan sonra herkes yerlerini almış, Fatih ağa'nın oturmasıyla yemeğe başlamışlardı. Robin huzursuz bir şekilde ayağını sallıyordu sürekli.
"Ne oldu oğul?" Diye sordu oğluna Fatih ağa.
"Ne olacak baba kara kara düşünüyor." Diye yanıtladı babasını Murat. Robin ise bakışlarını ağabeyine çevirmişti.
"Neyi kara kara düşünüyor, hayrola bir derdiniz mi var?"
"Robin bir'di iki oldu baba, başımız büyük dertte." Diyerek çorbasından bir kaşık daha aldı Murat.
"Nasıl yani?" Anlayamamıştı Fatih ağa.
"Torunu diyor baba." Robin oldukça sıkılmıştı Murat'ın boş konuşmalarından.
"Ne olmuş torunuma, Öykü?" Diyerek bakışlarını bu sefer de sofranın diğer ucunda ki gelinine çevirmişti Fatih ağa. Öykü ise kaşığını tabağının yanına bırakmış, Robin'i izlemeye başlamıştı. Robin anlamış bir şekilde babasına döndü.
"İyi çok şükür sağlıklı."
"Oğlum söylesene erkek olduğunu bin kurban da babam kessin."
"Murat sus artık." Diyerek yemek yemeye devam etti Robin.
"Erkek mi olacakmış?"
"Sağlıklı olması önceliğimiz." Dedi Robin uyarır bir ton da.
"Önce sağlıklı sonra vatanına milletine hayırlı bir evlat olsun. İnşallah sağlıkla kucağımıza alırız." Diyerek laflarını bölmüştü Dewran hanım. Öykü ise hiçbir şey demeden çorbasını içiyordu.
"Yenge sen sevinmedin mi?" Dedi Delâl yengesine dönerek.
"Kız ya da erkek olması önemli değil benim için, iyi olsun yeter."
"Erkek olması iyi olmuş, ağabeyimden korur seni büyüyünce." Diyerek ufak fakat sevimsiz bir kahkaha patlattı Delâl. Şaka yaptığını düşünmüş olsa da yüzünü solduran ve gülüşünü durduran şey Robin'in ona sert bir şekilde bakması, Öykü'nün ise bakışlarını kaçırması olmuştu.
"Ben şaka olsun diye söylemiştim." Dedi mahçup bir şekilde. Öykü ise ayaklanmış "afiyet olsun hepinize" diyerek merdivenlere yönelmişti. Bu tarz konuşmalar Robin'den nefret etmesine sebep oluyordu, içinden onu affetmeye çalışsa bile mutlaka biri bir şey söylüyor ve onu durduruyordu.
"İnsan da biraz edep olur!" Dedi Dewran hanım kızına.
"Ana vallahi kötü niyetle söylemedim."
"Bunun ne gibi bir iyi niyeti olabilir Delâl?" Robin sakin bir şekilde sormuştu.
"Sadece gülelim diye."
Robin bir şey söylemeden ayağa kalkmış, merdivenlere yönelmişti.
"Böyle boş boş şeylere gülmeye devam et, birkaç güne Berzan'ın yanında bulursun kendini." Lafını da esirgemedi asla.
Öykü çoktan odasına girmiş, eline yüzüne bir su çarparak yatağa uzanmıştı. Eli karnında duvarı izlediği an odanın kapısı açıldı.
"Öykü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.