BÖLÜM 13

5.2K 200 4
                                    

Haznedar konağın da günler hızla geçiyor, bir günü bir gününü tutmuyordu. Ev'in erkekleri durmaksızın çalışıyor, hedefleri olan ortaklığa ulaşmak için gecelerini gündüzlerine katıyorlardı. Hanımlar ise kendi hallerin de ev işlerini, gıybetlerini ve gelen misafirlerini ağırlayıp günü geçiriyorlardı. Öykü, tam anlamıyla kendine gelemediği için kocasıyla yüz yüze gelmek istemiyor, o gelmeden uyuyordu. Sabahları zaten Robin ağa erkenden işine gidiyordu.
Saat 06:45 sıraların da usulca araladı gözünü Öykü, geri uyumaya çalışsa da bir türlü uyuyamamış yatak da oturur pozisyona gelmişti. Yatağın diğer ucuna baktığın da ise yastığın aynı yerinde durduğunu ve yorganın bile bozulmamış olduğunu farketti. Robin ağa gece eve gelmemiş miydi?
Öykü, sıkıntıyla nefes verip banyoya girdi, güzel bir duş alarak losyonlarını sürdü ve saçını tarayarak odaya geri döndü. Dolabın başına geçip kıyafetlerini aldığı sırada Robin ağa içeri adımladı.

"Hayret, kaçmamışsın bugün"
Ceketini çıkararak yatağa fırlattı Robin. Öykü kaskatı kesilmişti fakat bakmak da istemiyordu ona. Elbisesini alarak kocasına doğru döndü.

"Kaçtığımı kim söyledi ağam?"

Robin ağa hınzır bir şekilde gülmüş, baştan aşağı karısını süzmüştü.

"Geceleri erken uyumalar, sabah uyanmamalar..."

"Uykum geliyordu uyuyordum, gece üçe dörde kadar seni mi bekleyeceğim?"

"Dokuz da geldiğimde de uyuyordun Öykü"

Yüzünü buruşturup usulca banyoya adımladı tekrar. Doğru söylüyordu, camdan izliyor kocası gelir gelmez yatağa giriyordu onu uyuyor sansın diye.

"Uykum gelmiş olamaz mı yani?" Diyerek kapıyı açtı. O sırada Robin ağa yataktan kalkmış, karısının beline sarılarak onu durdurmuştu. Neredeyse iki haftadır ona dokunamıyor, onu hissedemiyordu.
Öykü şuan bunu istemediğinden ilerlemeye çalışsa da belinde ki kollar buna izin vermiyordu.
"Üşüyorum" diyerek tekrar denedi fakat Robin daha çok kendine yaslamış, kafasını boynuna gömmüştü.
Islak saçları kocasının gömleğini ıslatıyordu. Havlusunu düşmemesi için sıkıca tutmuştu ama bilmiyordu ki birazdan havlu denen bir şey kalmayacaktı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.

Robin, kabullenişin farkına varıp karısının boynuna uzunca bir öpücük bıraktı. Kollarını çekip kendine döndürmüş, ıslak saçlarını da arkasına atmıştı. Yüzünü yüzüne iyice yaklaştırarak dudaklarını dudaklarına sürttü, bu hissi oldukça özlemişti. Daha fazla dayanamayarak dudaklarını emmeye başladı. Bir elini beline yerleştirip kendine daha çok çekerken diğer eliyle de havlusunu indirdi karısının.
Göğüslerini sıkarak canını acıtıyor, bilinçli olarak da ilişkiye hazır hale gelmesini sağlıyordu. Kucağına alarak yatağına yatırdı ve gömleğinin düğmelerini açtı, dudaklarını bir saniye olsun ayırmıyor, dilini diline mühürlüyordu. Pantolonunu çıkararak attığı anda kendini Öykü'ye bastırmış, biraz olsun tatmin etmeye çalışmıştı kendini.
Ona dokunmayı o kadar çok özlemişti ki sabredemiyordu. Boxerini çıkarıp penisini sürtmeye başladı, kendini içine iteceği sırada Öykü acıyla elini sırtına koymuş, kendini geriye çekmişti.

"Amına koyayım dayanamıyorum işte!"

"Acıyor ama" dedi Öykü incelmiş sesiyle.

Robin tekrar dudaklarına kapanmış, parmaklarını penisinde gezdirerek zevk sularını almıştı. Karısının vajinasına sürerek ıslanması için oynamış, parmağını yavaşça içine sokmuştu. Öykü derin bir nefes vererek ellerini Robin'in saçlarına geçirdi. Robin ise sabırlı bir şekilde parmağıyla gel git yaparak hazır hale gelmesini sağlıyordu. Yüzük parmağını da karısının vajinasına ittikten sonra göğüslerine yöneldi, dil darbeleri sayesinde uçları dimdik olmuştu.

HAZNEDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin