BÖLÜM 14

5K 180 11
                                    

Yatak da uzanmış keyifli bir şekilde ayaklarını sallıyordu yorganın altından Öykü, az önce Robin ağa'yı çileden çıkarmış, şimdi de o hallerini keyifle izliyordu.

"Gerçekten o gömleği bilerek mi yaktın?" Diyerek bıkkınlıkla nefes verdi Robin ağa.

Hayır Öykü yakmamıştı, evin çalışanı yakmıştı fakat Robin ağa'nın bilmemesi daha doğru olurdu.

"Evet dedim ya ağam, telefon çaldı onu açayım derken ütü'yü gömleğin üstünde unutmuşum"

Robin ağa odasında ki koltuğa yavaşça oturup gözlerini kapattı.

"On üç yaşındaymışsın gibi davranıyorsun, ben yarın ne giyeceğim şimdi?"

Omuz silkti Öykü.

"Ben nerden bileyim, bir sürü gömleğin var" dedi dolabı göstererek.

Sırtını koltuğun başlığına dayadı Robin ağa, sabrediyordu şuan.

"Kalk da bir şeyler ayarla, benim kafam durdu"

"Senin kafan ne zaman çalıştı ki ağam?" Öykü yataktan kalkıp dolabın önüne geçti, Robin ağa'nın sessiz kalacağını düşünmüyordu tabii.

"Ben kırk iki şirketi akli dengesizlikle kurmadım hanımağa"

"O şirketlerin bana ne yararı var sanki" diyerek ütülü siyah gömleği eline aldı Öykü.

"Bak bunun altına siyah pantolon giyersen çok iyi durur"

Robin ağa karısının dibinde bitip bahsettiği gömleği elinden aldı.

"Deneyeyim bir"

Gömleği elinden çekiştirip dolaba geri koydu ve Robin ağa'ya baktı pür dikkat.

"Hayırdır ağa, önemli toplantı diyerek başka bir yere mi gideceksin?"

Robin ağa'nın hoşuna gidiyordu bu haller, içten içe gülmek istese de tuttu kendini.

"Ne toplantısı, yarın önemli bir yemek var"

"Toplantı var demiştin"

"Öyle mi demiştim, hiç hatırlamıyorum"

Dolabın önünden çekilip yatağa oturdu Öykü, ne yani Robin ağa ona yalan mı söylüyordu?

"Pantolonu seçmedin Öykü" Robin askıda ki pantolonlarını karıştırırken göz ucuyla karısına baktı, yüzü düşmüştü resmen.

"Ben senin stilistin değilim, git kendine modacı bul"

"Yani doğru söylüyorsun, kesinlikle halletmeliyim"

Yorganın içine girerek kafasına kadar çekmişti Öykü, gözlerini kapatıp uyumayı bekledi. Robin ise ışığı kapatıp Öykü'nün yanına uzandı, yorganı biraz aşağı indirip karısının nefes almasını sağlamıştı.

"Havasız kalacaksın öyle"

"Bu seni hiç ilgilendirmez" dedi Öykü saçlarını düzeltirken.

"Biraz daha devam edersen başka şekilde nefesini kesmek zorunda kalacağım"

"Ne kadar meraklısın beni öldürmeye!" Diyerek gözlerini Robin ağa'ya dikti.

"Öldürmekten bahsetmemiştim" aklına gelen şeyle gözleri büyüdü Öykü'nün, yaklaşık bir buçuk haftadır kocasının işleri yoğun olduğundan birbirlerine dokunma fırsatı bulamamışlardı. O kadar alışmıştı ki dokunulmamaya, şuan bunu asla istemiyordu.

"Sapık" diyerek arkasını dönerek yorgana sarıldı. Robin ise hiçbir şey yapmadan kafasını yastığa koyup gözlerini kapatmıştı.

Ertesi gün olduğun da konağın hanımları kahvaltılarını etmiş, kahvelerini de çardak da içmişlerdi. Dedikoduları bitmek bilmemiş, gelen misafirleri de eksik olmamıştı. Öykü mutfağa gidip çay dolduracağı sırada telefonun zil sesi yankılanmıştı. Ekrana baktığında ise annesi Helîn ana'nın aradığını gördü.

HAZNEDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin