BÖLÜM 35 (Özel bölüm cinsiyet)

3.3K 179 15
                                    

Berzan'ın Öykü'yü zorla götürmesinin üstünden tam bir hafta geçmiş, etraf sessizliğe bürünmüştü. Ne Soylu ne de Haznedar tarafından asla ses çıkmamış, iki ailede olabildiğince birbirinden uzaklaşmıştı. Öykü ailesini görmek istememiş, Helin ana onunla konuşabilmek için çok zorlamıştı. Yiğit bile ablasına ulaşamıyordu artık.

Öykü son kez ayna da kendine baktıktan sonra kolyesini taktı. Küpelerini de takarak saçlarını düzeltmiş, derin bir nefes almıştı. O sırada Robin ağa duştan çıkarak ayna'nın karşısında ki karısını izledi.

"Kilo mu verdin sen?" Diyerek saçlarını kuruladığı küçük havluyla Öykü'ye vurdu yavaşça.

Bilmiyordu Öykü, ama vermiş olma ihtimali olabilirdi çünkü pek iştahı yoktu son zamanlar da.

"Almışımdır."

"Hamileler gittikçe kilo alır sen veriyorsun, her şeyin ters." Dedi takım elbisesini dolaptan çıkarırken.

"Hadi be oradan, bana diyene bak." Diyerek çantasını aldı ve kapıya yöneldi Öykü.

"Nereye?"

"Aşağı da bekleyeceğim."

"Gitmeseydin, daha saate çok var o zamana kadar bir şeyler yapardık."

"Ne yapardık?" Diye sordu Öykü anlamadan. Robin ise muzip bir şekilde gülerek yaklaştı karısına. Kulağına eğilmiş, "bilmem belki bir daha duşa girerdim." Diye fısıldayarak geri çekilmişti. Öykü suratını ekşiterek odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Merdivenleri iner inmez Dewran hanım'ın tesbih çektiğini görmüş, yanına doğru ilerlemişti.

"Yavrum nereye böyle?" Diye sordu kayınvalidesi.

"Hastaneye anne, cinsiyetini öğrenebilirmişiz bugün."

"Güzel yavrum benim, sağlıklı olsun inşallah cinsiyeti önemli değil." Dedi Dewran hanım gelininin kolunu okşarken.

"Amin inşallah." Birlikte çardağa oturmuş, Robin'i beklemeye başlamışlardı. Kısa bir süre içinde Robin ağa yanlarına ulaşmış, karısını da alarak arabasına ilerlemişti.

"Vaktimiz var mı?" Diye sordu yanında ki karısına Robin.

"Şuanlık evet."

"Tamam o zaman." Diyerek arabayı çalıştırdı Robin. Şirkete gitmek üzere yola çıkmışlardı. Kısa bir yolculuğun ardından Öykü'nün yabancısı olduğu büyük binaya ulaştılar. Arabayı kapıda ki valeye bıraktıktan sonra Robin Öykü'nün elini tutmuş, şirkete adımlamıştı.

Kimseyle muhattap olmadan asansöre ilerleyerek Robin'in odasına çıktılar. Robin direkt koltuğuna oturmuş, işlerini halletmeye başlamıştı. Öykü ise etrafı inceliyordu meraklı bir şekilde. Duvarda ki tablolar, içeride ki dekorasyon, dışarı da ki manzara resmen bu oda için özenle seçilmişti.

"Bir şeyler içelim mi?" Diye sordu Robin gözünü kağıtlardan ayırmadan.

"Olur."

"Ne içersin?"

"Su." Dedi sadece. Hiçbir şey yapmadığı halde çok yoruluyor, çok susuyordu.

"Su mu?" Robin kaşlarını çatarak baktı karısına.

"Evet su."

"O kadar seçenek varken sadece su mu?"

"Buna da mı karışmaya başladın?" Dedi Öykü koltuğa doğru ilerlerken.

"Tamam su iç." Tartışmak istemiyordu Robin, ne istiyorsa onu içmeliydi. Şirketin kafeteryası'nı arayarak isteklerini söylemiş, arkasına yaslanarak mailleri kontrol etmeye başlamıştı. Öykü ise ayağa kalkarak tekrar camın önüne ilerledi.

HAZNEDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin