Öykü, üstünde ki bornoz ile uyuyakaldığının farkında değildi. Huzurlu uykusunu bölen karnının deli gibi acıkmış olması, ve rüyasında taze koparılmış çilek görmesi olmuştu. Gözlerini aniden açarak etrafına bakındı. Alt tarafında hafif bir acı hissediyordu fakat bunu umursamamıştı bile.
Muhtemelen uzun zaman sonra ilk kez Robin ile bir şeyler yaşamasından kaynaklıydı.
Yataktan kalkarak başında ki havluyu çıkarmış, göz ucuyla saate bakmıştı. Öğlen iki'ye kadar uyumasının hiçbir sebebi olamazdı. Üstüne uzun rahat bir elbise giyinerek büyüyen karnını gizlemiş, saçlarını da tarayarak oda'dan çıkmıştı. Merdivenleri indikten sonra avlu da kayınvalidesiyle karşılaştı.
"Yavrum, iyi dinlendin mi?" Dedi Dewran hanım gelinine telaşla bakarken.
"Yoksa ağrın falan mı var?"
"Yok anne, gece geç uyudum o yüzden uyanamamışım." Diyerek mutfağa baktı göz ucuyla.
"Git hemen kahvaltını hazırlasınlar."
"Gideceğim birazdan ama, bir şey isteyeceğim sizden." Diyerek kayınvalidesine baktı mahçup bir ifadeyle.
"Çilek var mı?"
"Allah, yoktu yavrum aldırayım hemen." Diye yanıtladı Dewran hanım. Gelini ilk defa aşermişti.
"Yok yok, Robin'e söylerim gelirken getirir, şimdilik acelesi yok." Diyerek mutfağa yöneldi Öykü. Çalışanlar ona güzel bir kahvaltı hazırlamış, sofrasını da mutfağa kurmuştu. Kahvaltısını yaptıktan sonra odasına çıkarak masanın üstünde ki telefonu eline aldı ve kocasını aradı. Robin ağa bir çalıştan sonra açmıştı hemen karısının telefonunu.
"Efendim güzelim." Öykü iyi hissetse de bunu ona belli etmek istemedi.
"Robin, gelirken çilek getirebilir misin?" Onu çikolataya banarak deli gibi yemek istiyordu.
"Çilek mi, aşerdin mi yoksa?"
"Bilmiyorum aşerip aşermediğimi, rüyam da gördüm."
"Tamam yollayacağım hemen."
"Gelirken getirsen yeterli, şimdilik acelesi yok." Var gibiydi fakat bunu ona söylemek istemiyordu.
"Halledeceğim." Diyerek telefonu kapattı Robin. Öykü ise avluya inmiş, kayınvalidesinin yanına oturmuştu. Delal ise utana sıkıla gelmişti yengesinin yanına. Öykü dün olanları hala unutmamıştı. Dewran hanım kızına sinirli bir şekilde bakmış, ondan bir adım atmasını beklemişti. Delal bunu anlayarak başını önünden kaldırmadan konuştu.
"Yenge."
Öykü etrafı incelemeyi bırakmış, yanında oturan görümcesine dönmüştü.
"Efendim Delal."
"Ben dün söylediğim şeyler için özür dilerim, seni üzmek için söylememiştim."
Bir tepki vermek istemedi fakat bu konuyu uzatmak da istemiyordu.
"Sorun değil Delal, geçti gitti." O sırada konağın kapısı açılmış, elinde üç kasa ile orta yaşlar da bir adam içeri girmişti. Arkasından gelen adamın elinde de büyük bir çiçek demeti duruyordu. Dewran hanım farkında olmadan tebessüm etmiş, bakışlarını gelinine çevirmişti. Öykü ne olduğunu anlayamadan uzaktan göremediği üç kasa çilek masanın üstüne konulmuş, yanına da bir demet çiçek iliştirilmişti.
"Dewran ana, bunları Robin ağam yolladı."
"Tamamdır sağolasın, Allah işinizi gücünüzü rast getirsin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZNEDAR
Fantasy-BERDEL KONULUDUR- +18 Maviliklerinde denizi ve gökyüzünü barındıran kadın, toprağın en koyu tonuna aşık olmuştu. Berdel onun için şimdi başlıyordu.