Olmasaydı Sonumuz Böyle

5K 376 225
                                    

Özgür yanında sarhoş gibi zar zor yürüyen arkadaşına bakarken kalbinin ağrıdığını hissediyordu. Düğün alanından kolundan tuttuğu gibi onu çıkarmış yola düşmüştü. Nereye gittiklerini bile bilmiyordu, öylece yürüyorlardı boş sokakta. Düğün çalgısının sesi hala duyuluyordu. 

Özgür olanları kafasında bir türlü oturtamıyor şaşkınlıktan ne diyeceğini bile bilmiyordu. Mustafa'yı öylece yerde otururken görünce ne yapacağını bilememişti. Onu en son annesinin felç olduğu zaman böylesine çaresiz görmüştü. 

Hiç konuşmuyor ağlamıyordu bile fakat gözlerindeki yıkımı kim görse anlardı. Gözlerinde yıkılmış bir adamın kırık gölgesi vardı. Yaşıyor gibi bakmıyordu. Özgür yaşadığı şeyleri düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Kolunda sağdıç kurdelesi vardı. Mustafa sevdiği adamın sağdıcı olmuş, kapı kapı davetiye dağıtmış, onların yaşayacağı evi döşemiş, günlerce onun sevdiği kadını dinlemişti. Özgür'ün boğazına bir yumru konmuştu.

Sessiz yürümelerine devam ederlerken düğünden bir hayli uzaklaşmışlar üst mahallenin parkına varmışlardı. Özgür hala kolundan tuttuğu arkadaşını yavaşça banka oturturken kendisi de yanına oturmuştu. Konuşmak istiyor ama bir türlü ne diyeceğini bilmiyordu. En son nefesini alıp konuşmaya karar verip "Ne zamandır?" diye sordu. 

Yaklaşık iki dakika karşı taraftan hiç ses gelmedi öyle ki varlığını bilmese burada tek olduğunu bile düşünebilirdi Özgür. Nefes dahi almıyordu sanki. Özgür arkasına yaslanıp onun cevap vermeyeceğini düşünürken arkadaşının soluk sesiyle "Bilmiyorum." dediğini duydu. 

Özgür sıkıntılı bir nefes alırken telefonunun çalması ile hızla elini cebine attı. Muhtemelen abisi nerede olduğunu sormak için arıyordu. Telefonu cevaplamayıp cebine koyarken abisinin ne kadar kırılacağını ve üzüleceğini biliyordu fakat Özgür, Mustafa'yı öylece bırakıp gitmeyecekti.

Özgür yine ne diyeceğini bilemeyince birden havada patlayan havai fişekle ikisinin de bakışları gökyüzüne döndü. Özgür dişlerini sıkarken bunun nasıl bir dert olduğunu daha iyi anlamıştı. Biri en güzel gününe adım atmıştı diğeri ise bir bankta kolunda onun düğününde destekçisi olduğunu gösteren bir kumaş parçasıyla acı çekiyordu.

Başını çevirdiğinde bu kez akan gözyaşlarını görmüştü Mustafa'nın yanağından. Muhtemelen ağladığının kendisi bile farkında değilken havai fişeklere bakıp gözyaşı döküyordu. Özgür delirecek gibi hissederken oğlanı bir an buradan da kaldırmayı düşündü. Ama nereye gittiklerinin bir önemi olmadığını kolundaki kurdeleden daha iyi anladı. 

"Kimseye söyleyemedim." Özgür onun parçalanmış sesini duyunca nefesini tuttu. Dinlemek hiç bu kadar acı verici olmamıştı onun için. Yine de devam etmesini bekledi. Mustafa gözlerini yerdeki taşlara dikerken Özgür ondan ayırmıyordu bakışlarını. 

"Kendime bile söylemedim. Utandım kendimden. Tiksindim."

Özgür başını iki yana sallasa da müdahale etmedi. Kesik kesik konuşuyor sanki ne diyeceğini bilmiyordu. Onun gerçekten duygularını hiç dile getirmediğine inandı. "Erkeği sevmekten değil bana her gün sevdiği kadını anlatan arkadaşımı sevmekten tiksindim. Olmaz dedim. Dinlemeye devam ettim. Ben sustum o anlattı."

Gözlerinden yine yaş geldiğini gördü oğlanın. Sokak lambasının altında yaşlarla parlıyordu gözleri. Dudaklarına acı kondu sanki. Özgür bu gülümsemeyi belki hayatı boyunca unutmazdı. Devam etti Mustafa. "Onun başkasına dinlediği şarkıları ben ona baka baka dinledim. O başkasına yandı ben onda kül oldum. O başkasıyla hayaller kurdu ben bütün gece bir kez rüyama girsin diye tanrıya yalvardım."

Özgür'ün aklı almıyordu. Böylesine bir aşkı ne aklı alıyordu ne fikri. "Nasıl dayandın?" Elinde olmadan sordu. Böylesine acıya nasıl dayandığını merak ediyordu. Nasıl katlanırdı? Mustafa gözlerini yavaşça arkadaşına dikti. Özgür onun kanlı masmavi gözlerini görünce irkildi bir an.

Özgürlük Ağıtları (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin