Özgür babasının yanına uğramadan direkt derneğe geçtiğinde kafasında bin tane tilki kalbinde bir tane tilki dolanıyordu. Kalbindekini görmezden gelmeye çalışsa da aklındakiler bir hayli rahatsız ediciydi onun için. Annesinin dedikleri bir türlü aklından çıkmıyor kendisini işe yaramaz bir adam gibi hissediyordu. Oysa Özgür dünyayı tanıdı tanıyalı kendisine hep bir ilke edinmiş hiç boş durmamıştı.
Lisede voleybol oynamış takım kaptanlığına kadar yükselmişti. Çalışkan da bir öğrenciydi. Okulunda birinci olup Odtü kazanırken de kanıtlamıştı bunu. Kitap okumayı yeni şeyler öğrenmeyi severdi. Aslında hiç de boş durmamıştı Özgür sadece bu sene küçük bir ara vermek istemişti. Çalışmayacağını çok yorulduğunu babasının yanında yardım edeceğini herkese söylemişti. Başta herkes kabul etmişti ama demek ki yaylanmayan inek ikinci günde dikkat çekiyor diye düşündü.
Dernek kapısının önüne geldiğinde bütün sıkıntıları hızlıca geriye itti ve kapıyı çaldı. Bunları sonra düşünecekti daha zamanı vardı. Çok geçmeden kapı açıldığında Yusuf'un kapıyı açması ile şaşırdı, beklemiyordu. "Hoşgeldin Özgür kardeş."
Özgür başını sallayıp içeri geçerken "Hoşbuldum." dedi. Adamın neden burada olduğunu bilmediği için gözleri kısıldı bir an. Bu mevzu tamamen aklından çıkmıştı. Karşısında duran muhbir kılıklı herif Alphan'a çok benzeyen gözleri ile gülümseyerek bakarken sinirlendi. Herifin kendisini hiçbir anda bırakmaması sinirlerini bozmuştu.
"Hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya?"
Sesi ister istemez biraz sert çıkınca bu tavrını düzeltmesi gerektiğini kendisine hatırlattı. Bu şekilde devam ederse adam çok geçmeden her şeyi anlardı. Özgür bu işi fırsata çevirmek istiyor onları gafil bir şekilde avlamayı düşünüyordu. Aklında birkaç fikir vardı fakat iyice düşünüp taşınması gerekiyordu. Acele karar vermeye gerek yoktu.
"Çocuklar çağırınca bir uğrayayım hayırlı olsuna geleyim dedim."
Özgür bazen onun tavırlarının gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu anlayamıyordu. Yeri geliyor gözlerindeki bakışlardan samimi olmadığı kabak gibi ortaya çıkıyordu ama bazen gerçekten samimi olduğunu düşünüyordu. Tıpkı şu anda olduğu gibi. O yüzden Özgür'ün aklındaki fikirlerden biri de onu tamamen yanlarına çekmekti. Yusuf manipüleye açık bir insandı ve Özgür her ne kadar kendini bu konuda kötü hissetse de bunu kullanacaktı.
"İyi yapmışsın iyi hoşgeldin. Kim kim var?"
Kapı ağzından içeri doğru adımlarken Yusuf da tam arkasından onu takip etmeye başladı. Özgür gördüğü kalabalıkla kaşları çatılırken arkasındaki Yusuf'a "Bugün baya kalabalık burası." dedi. Yusuf başını sallarken köşede birkaç çocukla konuşan Cengiz'i gösterdi.
"Cengiz çağırmış gelin konuşalım diye üyeleri. Hepsinden gelen anca bu kadar olmuş ama bence ilk defaya göre harika."
Özgür başını sallayıp gülümserken kendisini gören arkadaşı sırıtıp yanındaki çocuklara bir şeyler söyledikten sonra Özgürlerin yanına geldi. Sanki aylardır görmüyormuşçasına Özgür'e sarılıp "Hoşgeldin kardeşim." derken sesi bir hayli neşeli çıkıyordu. Bu kalabalığın onu keyiflendirdiği belliydi çünkü aynı şekilde Özgür'ü de keyiflendirmişti.
"Hoşbulduk hoşbulduk toplamışsın milleti."
Cengiz kolunu omzuna atıp başını sallarken şöyle bir gösterdi herkesi. "Sen dedin ya gelsinler diye çağırdım dün herkesi. Şimdilik anca bu kadar oldu ama zamanla artacak diye düşünüyorum. Sen de geldiğine göre ufak bir toplantı alırız bugün. Temsilci zırt pırtını hallederiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
Сучасна проза*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"