Özgür yanlış yaptığını biliyordu. Şimdi masada karşılıklı oturduğu adamla sevdiği adamın arkasından iş çevirirken kendisini ne doğru yapıyor gibi hissediyor ne de ilk zamanki gibi hevesli görüyordu. Kalbi ülkücünün adını sayıklamasa yaptıklarının da yapacaklarının da sevda olmadığını savunurdu. İnsan sevdiğine zarar vermek istemez derlerdi. Özgür en çok sevdiği adama zarar vermek istiyordu. Onu fark etsin, gözleri nefretle de olsa gözlerine bir kez olsun anlamlı, duygu dolu baksın istiyordu.
"İki haftaya gençlik şöleni gibi bir şey düzenlenecekmiş. Onun hazırlıklarını yapıyorlar. Toplu oyunlar falan olacakmış. Alphan iti orada bir konuşma yapacakmış ocak için falan."
Özgür başını düşünceli düşünceli sallarken "Tamam." dedi. Gözlerini kısıp oğlanın Alphan'a benzeyen yüzüne bir iki saniye baktıktan sonra "Daha fazlası lazım bana biliyorsun değil mi Yusuf? Gözünü dört açacaksın. Ocağın herhangi bir yanlışını yakaladığımız an işimiz tamam demektir." dedi.
Genç oğlan başını sallarken "Dikkat edeceğim." dedi. Özgür kalbinin sesini dinlememek adına pencereden tarafa bir an bile bakmıyordu. Bir kez olsun onun yüzünü görse bu işten vazgeçeceğini çok iyi biliyordu. Yaptığını kendine yediremiyordu. Büyük bir hataydı yine de durmuyordu. Kendine bir şeyler kanıtlamak istiyordu. Bu işin sonu yoktu biliyordu. Ne kalbindeki sızının ne de yapacaklarının sonu vardı. Yine de durmadı.
Kafasındaki tilkileri kovmaya çalışıp üzgünce karşısında oturan Yusuf'a bakıp "Leyla senin onu sevdiğini biliyor mu?" diye sordu. En azından başka şeyleri konuşarak kendi duygularını bir süre görmezden gelebilirdi.
Yusuf bir an şaşırsa da başını iki yana sallamıştı. "Bilmiyor." dedi. Sesindeki pişmanlığı ve acıyı çok net fark etmişti Özgür. Alphan'ın kuzenine bunu nasıl yapığını anlayamıyordu. Oysa ağzını açtığında en delikanlı en doğrucu kendisiydi. Kuzeninin aşık olduğu kadınla nişanlanması en kalleşçe davranıştı.
"Niye söylemedin?"
Yusuf bir an başını arkasına yaslarken konuşmadı. Özgür onun acısını ilk kez bu kadar keskin fark edebildi. İnsan daha iyi anlıyormuş diye düşündü. Kendi kalbinde yangın başlayınca yananı da kül olanı da daha iyi anlıyormuş.
"Aynı okulda görev yapıyoruz." diye mırıldandı oğlan. "Orada gördüm ben Leyla'yı. Sessizce, hiç konuşmadan bir kere gözlerine bakamadan sevdim. Çok sevdim geldim ona sığındım. Derdimi paylaştım. Söylemek için çok kere karşısına çıkmaya çalıştım ama her seferinde aynı yerde çalıştığımızdan korktum. Kabul etmezse benden rahatsız olur diye düşündüm."
Özgür'ün kaşları çatılırken "Kabul etmeyeceğini nasıl biliyordun oğlum? Müneccim misin?" diye söylendi. Karşısındaki adamın bakışları acı içindeyken dudaklarında alaycı bir tebessüm vardı. "İnsan aşık olunca gözlerinin içinden bile anlıyor artık ne cevap vereceğini. Onun sevdiği şeylere bakarken gözlerinin tonu bile değişiyor. Bir bana bakarken aynı kalıyordu."
Özgür ne diyeceğini bilemez haldeyken gözlerinin önüne bir an Mustafa gelmişti. O da buna benzer bir şey söylemişti. İnsan gözlerinden anlıyor demişti. Alphan'ın gözleri ne diyordu sahi? Karşısına çıksa ben sana tutuldum dese ne derdi? Esaslı bir dayak yiyeceği aşikardı.
"Ülkücü'yü seviyor mu?"
Yusuf'un gözlerinde de dudaklarında da acının bütün izleri kendini belli ederken bir an kalbi ağrıdı Özgür'ün. Esmer adama kendisinden başka birinin de hisler beslemesi kanına dokundu. Halbuki ilk seven Leyla'ydı belki de. Parmağında onun yüzüğünü taşıyordu. Hayatına o girecek, elini o tutacak ailesi o olacaktı. Özgür hiçkimseydi. Adamın hayatında bir yer bile kaplamayan boşluktan ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
Genel Kurgu*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"