Ertesi gün olmuş Özgür korkunç bir rüya ile güne başlamıştı. Kendini denize atıyor bir el onu kurtarmak için çabalasa da Özgür bir türlü elini tutmuyordu. Nefes alamadığını hissediyor ama dibe inmekten de kendini alamıyordu. Nefesinin tükendiği anda ise gözlerini açmış uyanmıştı.
Nefes nefese güne başlarken bugünün çok da güzel geçmeyeceği daha başlangıcından itibaren bile belliydi onun için. Şimdi ise ailesi ile gergince kahvaltı sofrasında otururken de aynılarını hissediyordu. Babası ile abisinin arasındaki gerginlik hat safhadayken annesi, kardeşi ve kendisinden hiç ses çıkmıyordu.
"Oğlum süt yüzünden de ye bak taze daha yeni aldık."
Özgür önündeki herkesin kaymak olarak bildiği ama buranın yöresel ağızda süt yüzü kabul ettiği yiyeceği ekmeğini bandırdı. Aç kurt ulumaz aç Özgür ise devriminin peşinden koşamazdı.
"Ben bugün akşam yola çıkacağım."
Abisi boğazını temizleyip konuşurken Özgür gözlerini gergince babasına çevirdi. Adamın yüzünün yavaş yavaş kızardığını görünce de nefesini tuttu. Babası ne kadar sakin bir adam olsa da sinirli anı pisti.
"Ben sana gitmeyeceksin demedim mi Cüneyt?"
Abisi dişlerini sıkarken Özgür tenis maçı izler gibi izliyordu ikiliyi. Olayın iç yüzünü öğreneli çok olmamıştı aslında. Abisi evlenmek istiyordu. Evleneceği kadın ise önceden evlenmiş boşanmış çocuklu bir kadındı. Babası izin vermiyor katiyen istemiyordu. Özgür her ne kadar karışmamaya çalışsa da bunu gayet normal karşılamıştı. Önemli olan iki insanın birbirini sevmesiydi. Abisi de karşı taraf da birbirini seviyordu gördüğü kadarı ile.
"Baba ben de sana gideceğim dedim."
Adam dişlerini sıkıp elindeki çatalı fırlatırken birden irkildi masadaki herkes. "Bu iş olmayacak dedim o kadar Cüneyt. Çok evlenmek istiyorsan anan bulsun sana helal süt emmiş bir kız. Ama böyle bir şeye izin vermem. Ne idüğü belli olmayan bir kadınla evlenemezsin."
Babası kesin itiraz istemeyen bir sesle konuşurken Özgür derin bir nefes aldı. "Baba Begüm de helal süt emmiş namuslu bir kadın."
Babası dişlerini sıkıp sabır dilerken "Oğlum gencecik oğlansın. Niye daha önce evlenmiş bir kadınla evlenecekmişsin." dedi. Özgür daha fazla bu konuşmaya katlanamadı. Babası bile olsa bu şekilde geri düşünen bir insana müdahale ederdi.
"Baba ne önemi var? Sevmişler birbirlerini evlenmek istiyorlar. Daha önce evlenmiş evlenmemiş ne olacak Allah aşkına."
Babası Özgür'e gözünün ucuyla bakarken "Sen karışma." Bu kez diğer oğluna dönüp parmağını havada salladı. "Bana bak Cüneyt! Benim rızam yok bu işe bunu böyle bil. Eğer de getirirsen o kadını yüzüne bile bakmam senin."
Adam hızla sofradan kalkarken arkada gözü yaşlı karısını ve son derece üzgün üç oğlunu bırakmıştı. Zeynep Hanım kısık kısık ağlarken Özgür ne yapacağını şaşırmış ayağa kalkıp annesine sarılmıştı.
"Tamam anne ağlama yumuşar o sonra. Hem babamı bilmiyor musunuz? Bağırır çağırır sonra durulur."
Zeynep Hanım ağlamaya devam ederken abisi ayağa kalktı. "Bu sefer öyle değil abim. Bu sefer bastırıp geri çekeceği oğlu yok karşısında." Bu kez gözleri annesine döndü genç oğlanın. Yanına gelip dizlerinin üzerinde eğildi.
"Anne ben aşık oldum. Boşanmış çocuğu varmış umurumda bile değil. Babam bana yüz çeviriyor ama sen çevirme kurbanın olayım."
Muhtaçlıkla çıkan sesi üzdü Özgür'ü. Babasının abisine ne kadar katı davrandığını en iyi o biliyordu. Bütün evlatlarına eşit davranmaya çalışsa da abisi her seferinde tecrübesiz ebeveynlerle baş etmenin cefasını çekmişti. Şimdi de o anlardan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
Fiksi Umum*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"