Özgür yemeğini dahi yiyemeden ofisten çıkarken Mustafa'ya anahtarı emanet etmiş koştura koştura gitmişti eve.
Babasının ne tepki verdiğini bilmemenin yanı sıra eve gelen misafirleri de merak etmiyor değildi. Abisinin bu derece gönül kaptırdığı kadını merak etmişti.Yolda iki kere düşme tehlikesi atlatsa da en sonunda eve varmış hızla kapıyı çalmıştı. Kapıyı Ozan açarken "Bir şey oldu?" mu diye sormuştu hemen. Oğlan başını iki yana sallarken "Yok yok bir şey olmadı." demişti.
Özgür hızla içeri geçip gözlerini salonda gezdirince ilk olarak babası ile göz göze gelmişti. Adamın gergin duruşunu buradan bile hissedebiliyordu.
Bu kez abisine ve yanındaki kadına bakınca "Hoşgeldiniz." demişti. Begüm siyah saçlı beyaz tenli güzel bir kadındı. Yemyeşil gözleri vardı ve abisinin neden en başta gözlerinden bahsettiğini çok iyi anlamıştı.
Gözleri yanındaki küçük oğlan çocuğuna takılınca gülümsedi Özgür. Çocuğun tombul yanakları gel beni ısır diyordu. Normalde çok çocuk seven bir tip değildi fakat bu çocuk gözüne aşırı sevimli görünmüştü.
"Sen de hoşgeldin aslan."
Çocuk utangaçça annesinin eteklerine sarılırken Özgür gülümsemişti. Abisinin karşısındaki sandalyeye otururken ortamdaki sessizliği kimse bozmuyordu.
En sonunda boğazını temizleyip "Rahat geldiniz inşallah?" diye sordu. Konuya berbat bir giriş yaptığını anlayınca "Alphan bu arada ben kardeşiyim." diyip daha da batırmıştı ortalığı.
Normalde tanışma işlerinde o kadar da berbat biri değildi fakat iş kendi ailesine gelince bütün lider özellikleri yok oluyordu.
Neyse ki karşısındaki kadın anlayışlı bir gülümseme gönderip "Biliyorum Cüneyt anlattı herkesi. İyi geldik çok şükür." demişti.
Özgür'den cesaret alan annesi birden "Aydın nasıl kızım? Sıcaktır buraya göre." diye soruverdi ortaya. Özgür o an bu tanışma işlerinin genetik olarak korkunç kötü olduğunu daha iyi anladı.
"Evet daha sıcak. Burası serin geldi oraya göre."
Ortalık yine sus pus olurken Özgür herkesi boşverip küçük çocuğa bakmaya başladı. Çocuğu daha ilk gördüğü andan itibaren içinde bir filiz açmıştı sanki.
"Adı ne?"
Annesine sorarken "Ekim." dedi kadın. "Ekimde doğdu ben de öyle koymak istedim adını."
Özgür başını sallayıp isminin de kendisi kadar güzel olduğunu düşünürken babası girdi birden söze. Yerinde dikleşip pür dikkat babasını dinlemeye başladı.
"Bak kızım açık konuşacağım. Evimize geldin çatımızın altına girdin hoşgeldin. Oğlumla sevmişsiniz birbirinizi. Neler yaşadın ettin bilmem ama her şeyin bir adabı var. Bizim gelip seni istememiz daha doğru olmaz mıydı güzel kızım?"
Özgür babasına hayretle bakıyordu. Herkes adam ağzını açtığı anda nefesini tutarken yavaşça bırakmıştı. Gayet kibar anlayışlı tane tane konuşmuştu. Sanki bir gün önce buraya gelemez diyen adam o değil gibiydi.
Begüm mahcup olduğu her halinden belli olan gözlerini adama dikmişti. Koltukta biraz öne kayıp bakışlarını ellerine indirmişti bu kez.
"Ne deseniz haklısınız. Bu şekilde gelmek ben de hiç istemezdim. Madem siz açık konuştunuz ben de olayım. Yanımdaki oğlumdan başka kimsem yok benim. Ailem boşandıktan sonra yok saydı beni."
Konuşmakta güçlük çektiği her halinden belliydi kadının. Özgür onun bu haline üzülürken babasına çevirdi bakışlarını. Adamın gözlerindeki şefkati net bir şekilde görmüştü. Bu saatten sonra babası kolay kolay sorun çıkarmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
Ficción General*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"