İnsan aşık olunca aldığı nefes bile bir başka olurmuş diye okumuştu bir duvar yazısında zamanında Alphan. Üzerine hiç düşünmeden zaman kaybetmeden geçip gitmişti. Aşık olmak hakkında masallardan dinlediği o pembe dünya dışında bir şey bilmediğinden belki. Belki de bu kadar kusursuz görünmesinden hoşlanmamıştı. Fakat şimdi hemen gözlerinin önünde arkadaşları ile şakalaşan oğlana baktıkça anlıyordu.
Aşk ne pembe bulutların üzerinde insanı uçuracak kadar hafifti ne de kızgın korlarda çıplak ayakla dolaşmak kadar kahredici. Yorucuydu ama güzeldi işte. Yaz esintisinin hafif uzayan saçlarını dağıtan sevgilisine hasretle bakışıydı. Narin bir gülü yaprakları kopar diye sevmek kadar zarif dikenleri batmasın diye koparmak kadar vahşiydi.
"Alphan hadi gidelim artık."
Arkadaşının, kardeşim dediği adamın düz sesini duyunca çıktı birden girdiği dünyadan esmer ülkücü. Gece karası gözlerini gözlerinde alevler yanan arkadaşına çevirirken başını salladı yavaşça.
"Sen bekle beni dışarıda."
Zeki bir süre arkadaşına baksa da en sonunda başını sallayıp ilerlemeye başladı. Kalabalık çoktan dağılmış gece sona ermişti. Solcunun yaptığı bu gençlik festivali beklediğinden çok daha güzel olmuştu. Zaten elinden çıkan her şeyin iyi olacağını biliyordu ama bu kadarını da beklemiyordu.
Samet'in anlattığı üniversite hikayesinden üzerinde gezinen gözlerin farkındalığı ile uzaklaşırken hemen yüzüne dikkatle bakan adama baktı Özgür. Birkaç saat önce tuvalette onu sonsuzluğa gider gibi öpmemiş misali kalbinde derin bir özlem hissetti. Küçücük duygu bütün bir vücudunu kapladı bir anda. Dudaklarını birbirine bastırıp hızlıca göz kırparken Alphan çap bir gülümseme gönderdi ona.
"Oğlum baksana bana ya bir şey anlatıyorum burada?"
Samet sesini sinirli çıkarırken arkadaşının bildiği halde en gıcık olduğu şeyi yapmasına sinirlenmişti. Biriyle konuşurken karşıdakinin ona odaklanmamasından nefret ediyordu.
"Buyur kardeşim kusura bakma."
Samet tam ağzını açacağı anda esmer oğlan boğazını temizleyip bir adım yaklaşmıştı solcuya. "Solcu ben gidiyorum eğlenceli bir akşamdı tebrik ederim. Diğer şenliğe de biz bekleriz artık."
Alphan'ın sesinde herhangi bir ima yoktu. Aksine hoşuna bile gidiyordu bu durum. Artık karşısındaki adamla arasında herhangi bir sorun kalmamıştı. Romeo ve Juliet gibilerdi yalnızca bu hikayenin iki Romeo'su vardı.
Özgür de gülüşünü saklamaya çalışırken bir adım öne çıkıp elini uzatmıştı sıkması için oğlana. Sanki saatler önce neredeyse vücutlarının arasından toz zerreceği geçemeyecek kadar mesafe yokmuşçasına.
Alphan, Özgür'ün yaptığı bu hamleyle hafifçe gülümserken parlayan gözleri ile eline uzatılan eli kavramıştı sıkıca. Bütün gözlerin ikisi üzerinde olduğunun da farkındalardı ama pek de umurlarında değildi. Birbirleriyle öpüşecek kadar yakın olsalar bile nefret ettiklerini söyleyerek işin içinden çıkacak kadar düşman pozu kestiklerinin de farkındalardı.
Alphan sıktığı eli hafifçe baş parmağı ile okşarken Özgür'ün bir an nefesi tıkandı, göz bebekleri titredi. "Bir dahakine beraber yaparız belki." derken sesi hafif tutuk ama son derece de istekli çıkmıştı. Alphan sadece başını sallarken "Olur." demişti sadece. Daha fazla dikkat çekmemek adına elini yavaşça çekerken hiç soğuk olmamasına rağmen bir anda bir serinlik hissetti ikisi de.
Özgür "İyi geceler." diyen esmer oğlanın arkasından bir süre baksa da anlatmaya devam eden arkadaşına dönüp kafası kapkara gözlerde dinlemeye devam etti hiç anlamadigi mevzuyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
General Fiction*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"