Özgür yaklaşık bir dakikadır merdivenin hemen altında bekliyordu. Abisi ve Mustafa'yı şimdi bütün gizli saklı gerçeklerin saçıldığı bir anda görmek son derece rahatsız ediyordu onu. Gözlerinin önüne abisine gülerek bakan Begüm'ün yüzü geliyor daha da rahatsız oluyordu. Abisi neden buradaydı neden Mustafa'ya böyle bir soru soruyordu anlayamıyordu.
"İşine bak Cüneyt. Sikik sokuk sorular sorma bana."
Mustafa dişlerinin arasından konuşurken Özgür onun bu tavrına şaşırsa da bir yandan bekliyordu. Mustafa ne olursa olsun Cüneyt evlendikten sonra bir daha asla onun yakınlarında bile bulunmamıştı. Bir süre abisinden ses gelmezken Özgür merakla kafasını eğerken çok gecikmeden Cüneyt'ten cevap gelmişti.
"Sadece yanlış bir şey yapmanı istemedim Mustafa. Ben seni hala arkadaşım olarak görüyorum. Mutsuz olmanı istemiyorum."
Özgür içinden abisinin bu salak tavırlarına söverken Mustafa'nın kısık ve alaylı gülüşünü duydu. Özgür onun yüz ifadesini gözlerinin önüne getirirken bu gülüşün sinirle dudaklarından fırladığını biliyordu.
"Sen şuna vicdanımı rahatlatmaya çalışıyorum desene Cüneyt. Ne kıvırıyorsun? Ben senin ne hissettiğini gözlerinden anlıyorum."
Özgür onun son dediğiyle irkilirken abisinin de dumura uğradığından emindi. Mustafa onu kendisinden bile daha iyi tanıyordu. Yaralıydı. Yine de karşısındaki adamı sevmişti işte. Sessizce, haber vermeden uzaktan uzağa sevmişti. Şimdi ne ona karşılık vermeyen abisi ne de gönlü yaralı abisi suçluydu. Baştan sona kişiler yanlıştı işte, belki biraz da senaryo.
"Vicdanımı rahatsız eden bir şey yok. Sana ne bir umut verdim ne de yeşil ışık yaktım. Sadece üzülme istiyorum."
Mustafa'dan bu kez hiç ses çıkmadı. Özgür onun ne düşündüğünü anlamak için yüzünü görmek istese de görüneceğini düşündüğü için ses etmedi. Kaçtır bulunmaması gereken ortamlarda bulunduğu için artık kapı dinleme ustası olmuştu. Kendi kendine sırıtırken ortamın ciddiyetini bozmamak adına tekrar konuşan ikiliye odaklandı.
"Haklısın. Hiç umut vermedin. Seni hiç suçlamadım da zaten. O yüzden için rahat olsun."
Özgür onun kırık sesini duyarken içinde bir yerlere dokundu cümleleri. Abisinin titreyen elini hızla cebine koyduğunu görürken onun da üzüldüğünü anladı. Özgür abisinin Mustafa'ya karşı gerçekten bir şeyler hissetmediğine daha da emin olmuştu şimdi. Seven insan Mustafa'nın ses tonuna bir saniye bile dayanamazdı.
"Soruna gelirsek de bu soruyu sana sormak artık yakışık almaz Cüneyt. Tıpkı artık benim de bu bulanmış suda boşa kulaç atmamın yakışık almayacağı gibi. Ben sen nikah masasına oturduğun an bitirdim her şeyi. Merak ettiğin buysa."
Abisi başını sallarken Özgür arkadaşının net sesini duyunca içi daha da rahatladı. İçten içe hep abisinin de Mustafa'yı sevdiğini ve erkek olduğu için kendine yediremeyip evlendiğini düşünmüştü ama görünen o ki öyle bir durum yoktu. En azından Begüm'e böyle bir ihanette bulunmaması içini rahatlattı. Arkadaşının karşılıksız duyguları ise içini yakmaya devam ediyordu. Gözlerinin önüne kara gözler ve onun hemen yanındaki zarif kadın gelirken kalbi yine ağrımıştı. Mustafa'yı anlamak istemiyordu. Mustafa'yı anlamaya çalışırken bile canı böylesine yanıyorken arkadaşı bunların hepsini yaşamıştı. Üzülüyordu.
"Tamam o zaman. Kötü bir niyetim yoktu. Seni hala arkadaşım olarak görüyorum işte lan."
Özgür, abisinin de üzüldüğünü biliyordu. Onun için de kolay değildi, belli ki yokluğunda abisi ve arkadaşı beraber çok şey paylaşmıştı. Mustafa'yı kaybetmek emindi ki üzüyordu onu. Arkadaşı derin bir nefes alırken "Eyvallah." dedi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ağıtları (bxb)
General Fiction*solcu- ülkücü "Sen cumhuriyet çocuğusun da biz orospu çocuğu muyuz?"