1-prolog

13.8K 546 234
                                    

28.08.23
Zehir Karakamış

Okul binasından çıkarken birkaç kişinin bana güldüğünü biliyordum. Hayır, bu sosyal kaygı falan değil. Bir ders öncesi koca grup kafamı klozete sokup sifona basmışlardı ve boğulmama ramak kalmıştı, ona gülüyorlar ki hâlâ kafam nemli. Öğlen arası üzerime döktükleri bozuk süt de üniformamda kaldı. Artı olarak bok gibi kokuyorum.

Otobüse binip kimseyi rahatsız ettirmek istemediğimden tabanvay olmaya razıyım. Özellikle ara sokakları tercih edersem daha iyiydi.

Tam da istediğim gibi kimseye bulaşmadan ara sokaklardan evime gelmiş, anahtarla açarak içeri girmiştim. Kısa, özenli bir duştan sonra dünkü çorbayı ısıtarak içtim. Odama geçtiğimde ne banyoda ne de mutfakta bir dağınıklığım kalmıştı. Kıyafetlerim de makinede yıkanıyor, zamanı bitince onları asacağım.

Evin tek çocuğu benim, annem düğün organizatörü ve babamsa iki petrol, üç de okul yurdu sahibi. Farklı isimde ve sadece iki ilçede bulunan petrollerini büyütmek, tüm ülkeye yaymak istiyor.

Küçüklüğümden beri evde yalnızım, yemek yapmaktan evi pirüpak temizlemeye kadar bilirim. Her ne kadar babam, erkekler bu kadar evle ilgilenmemeli dese de yapacak bir şey yok. Dağınıklık görünce annem kızıyor.

Ödevlerin hepsini okulda yaptığımdan evde sadece ders tekrarı yapabiliyordum.

Anneme göre sevilmem için hep bir şeyler yapmalıyım; evi temizlemeli, bozuk eşyaları tamir etmeli, aşırı saygılı davranmalıydım.

Babam içinse sevilmek dünyanın en saçma olayıydı. İnsan sevmeden ve sevilmeden de yaşayabilirmiş, o yüzden ondan uzak durmamı istemişti... Evet, 18 yıldır ondan uzak duruyorum.

Yeni aldığım test kitabının ön sayfasına büyük harflerle adımı, soyadımı yazdım; Zehir Karakamış. Sınıf numaramı da yazıp matematik kısmını açtım.

Lisede eşit ağırlık seçsem de sayısalım, sözelimden çok daha iyiydi ki küçükken evde tek eğlencem sayılardı.

Damızlık inek gibi büyümüştüm, hiç dışarı çıkmadan, mahalledeki parka bile inmeden. Okul benim için bir anlık kurtuluş olmuştu, ama sonra... Üçüncü sınıfta başlamıştı zorbalığa uğramam. Defalarca öğretmen ve öğrenciler tarafından tacize uğramış, tahmin bile edemeyeceğim kadar darbelere maruz kalmıştım. Babam genel olarak eve gelmezdi, annemse gece on iki, birden sonra gelebilirdi. Onun da bazen hiç gelmediği olurdu.

Genel olarak ev benim.

•     •     •

Uyandığımda saat yediydi. Alarmsız uyanmaya alışmıştım, küçüklüğümden beri aynı saatte kalkıyordum. Yatağımı toplayıp odamdan çıktım ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkarken evdeki sessizliğin bana huzur verdiğini düşünüyordum. Kalabalık bir ailede olsaydım, onların seslerine dayanamazdım. Bazen balkonda otururken araba seslerine dahi katlanamıyorum. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra banyodan çıkıp mutfağa adımladım.

Yine bir çorba içeceğim. Çorbalar mükemmeldir, hangi saatte içersen iç sana iyi gelirler. Özellikle bünyeyi güçlendirmesi mükemmel. Dolabı açtığımda çorbanın bitmiş olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatıp bulaşık makinesine baktım, fazladan çatal kaşık kirlide...

Nasıl?

Hızlıca annemlerin odasının kapısını açtım; annem ve babam uyuyor. Eve ne zaman geldiler?

"Zehir..." Babamın uykulu sesine şaşırarak elimi kapı kolundan çektim. "Saat kaç?"

"Yedi buçuk." 2 ay olmuştu en son onu görmemin üzerinden. İşleri için bir otelde kalıyordu, sürekli yol parası vermek istemiyordu. Şimdi ne oldu da gelmişti? "Neden geldin?"

Zehir -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin