11-

5.6K 462 83
                                    

30.08.23

Çağan Karakamış

Hayatım boyunca kalabalık aileye alışmıştım, kendimi bildim bileli evimiz kocaman ve kabalıktı. Ama şimdi sadece üç kişiydik... Hiç tanımadığım Karan babam ve Sibel annemle mutluydum, yalan yok. Sadece kulaklarım Deliverenlerin sesini arıyordu. Yuşa abimle kopmalarımızı özlemiştim, öyle çok tartışırdık ki... Acaba şimdi Zehir'le tartışıyor mudur?

"İstersen uyu oğlum, yol uzun." Karan babamın ilgisine tebessüm ettim.

Bunu söylemek hakkım değil biliyorum, ama böyle marifetleriniz varsa Zehir neden ruhsuz gibiydi? İlk gördüğüm andan beri dünyadan, insanlardan uzak olduğu öyle belli oluyordu ki hep ona sarılmak istemiştim. Sarılıp biraz olsun yaralarını sarabilmek... Karan tekrar adımı seslendiğinde toparlanmaya çalıştım.

"Sorun yok, bir şey düşünüyordum." 18 yıldır evinizde kalıp ruhsuz gözlere sahip oğlunuzu.

"Aileni mi özledin?"

Yalan söylemek istemedim; "sen de gördün Karan baba, kalabalık bir ailedeydim. Ben aramasam bile kulağım, gözüm arıyor."

"Haklısın oğlum," derken saçımı okşadı. Zahir babamı özledim... "İstediğin zaman arayabilirsin, konuşabilirsin. Sen istediğin anda da tatili sonlandırıp yanlarına gidebiliriz."

"Teşekkür ederim," dedim arkama yaslanıp güvenle gülümserken.

İyi insanlardı. Sevgilerini ilk andan beri hissettiriyorlardı. Hele Sibel annem... Dönüp ona baktığımda uyusa da elimi hâlâ sıkıca tuttuğunu gördüm. Elinin üzerine bir öpücük kondurup tekrar arkama yaslandım.

"Baba yanlış anlamazsan bir sorum olacaktı." Ona döndüğümde okuduğu kitapta kaldığı sayfanın arasına parmağını koyup kapaklarını kapattı ve ilgiyle bana döndü. "Zehir'in ismini neden değiştirmediniz? Bir yanlışlık olduğunda isim davalarını kısa sürüyor."

"Bilmem, bizi hiç ilgilendirmedi." Verdiği cevapla kaşlarımı çattım.

"Oğlunuzun adı mı sizi ilgilendirmedi?" Onayladığında sadece başımı salladım, o da kitabına geri döndü.

Korktuğum nokta bu; ya bir gün benle de ilgilenmezlerse? Tüm ilgileri kaybolursa?

Zehir Deliveren

Karşımda göbek atan Yuşa'yı izlerken gülmeden yapamıyor, derin nefesler alsam da kendimi sakinleştiremiyordum. Hayatımda bu kadar çok güldüğümü hiç hatırlamıyorum. Kabil abi bir anda kalkıp Yuşa'nın yakasına iğneyle iki yüz lira taktığında Yuşa uzun bir zılgıt çekti. Kendimi tutamadan tekrar sesli güldüm. Yengeler ve çocuklar da oynuyordu, ama en komik oynayış Yuşa'nınkiydi. 

Salonda biraz oturduktan sonra arsanın havuzlu ve çocuk parkı olan bölümüne gelmiştik. Yol o kadar uzundu ki hiçbiri takmasa da ben iki kere durup dinlenmek zorunda kalmıştım. Sağlıklı ciğerlerim yoktu, hemen nefesim kesiliyor, çarçabuk yoruluyordum. Geldiğimizde de herkes çocuklarla ilgilendikten sonra şarkı açıp oynamaya başladılar. Neden, diye sormadan kendimi gülerken buldum.

"Kız yengem sen de kalksana!" Şermin yengem bana doğru oynarken kafamı iki yana salladım.

"Yormayın çocuğu. Anca dinlenmiştir zaten." Neslihan Hanım, bana ithafen konuşsa da yüzüme bakmaması ilgimi çekti.

Affettin mi, affetmedin mi be kadın?

"Ay doğru ayol! Bu çiroz bayılır falan." Sesini incelterek konuşan Yuşa'ya ağzım açık baktığım an kahkaha attı. Bu adam cinayet büroda amir! Amir lan! Aniden telefonu çaldığında şarkıyı kapattırıp aramayı yanıtladı. Sadece sinirlendiğinde görebildiğim ciddi suratıyla arayana cevaplar verip kapattı ve çocuklarının başlarından öptü. "Ben gidiyorum," dedi Kabil abiyle tokalaşırken.

Zehir -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin