03.09.23
Zehir Deliveren
Kahvaltıdan sonra Levent abim defalarca 'istediğin an beni ara, ne istersen alıp gelirim' dedikten sonra juniorı gözüme göstermeden aldığı gibi gitmişti. Kahvaltı sessiz geçmişti, sadece birkaç mırıltılı konuşma geçse de genel olarak sessizdi. Şimdi de bulaşıklarımı yıkıyorum. Kabil abim hemen yanımda, telefonuyla ilgileniyor.
"Zehir," diye mutfağa giren Şermin yengem gülerek bana baktı. "Çağan, seni arıyor da konuşmak ister misin?"
"Olanlardan haberi var mı?" Sorumu reddettiklerinde ellerimi havlu kağıtla kurulayıp onu çöpe attım ve salona geçtim. Çağan her zamanki gibi televizyonun ekranındaydı.
Telefonun karşısına geçtiğim an bağırdı: "İkizim gelmiş! Oğlum o kadar mesaj attım ki sana!.. Of of of! Tipine kurban olurum lan."
"Sakin oğlum, ne bu sevgi?" Sorarken ellerimi cebime koymuştum. "İkiz diyerek iyice ikiz belledin beni kendine."
"Aşk olsun lan. Değil miyiz yani?.. Aman siktir et! Sen benim ikizimsin, bitmiştir. Neredesin ya? Harbi çok özledim seni. Rahat yüz tane mesaj atmışımdır. Çok özlediiim!" Bağırarak etrafında döndüğünde kahkaha attım.
"Sen delisin Çağan. Adım kadar eminim, sen delisin. Alışmaya çalışıyordum falan diye telefona çok bakamadım, özür dilerim. Neler yazdın?"
"Sana şiirler yazdım kardeşim!" Kahkaha attığında başımı eğdim. Serhat ne oldu acaba?.. "Neyse. İyi misin? Alışabildin mi bizimkilere? Yuşa abimle kavgalara başlamışsındır artık ha?"
Alışamadan onlardan kopmak zorunda kaldım, diyemedim.
"Alıştım. Artık aramızda buzdan dağlar yok diye düşünüyorum. Bu arada Yuşa abin ve kavgaları seninle olabilir, burada tartışmak istemiyorum." Ağzını yüzünü buruşturup beni taklit ediyormuş gibi yaptığında yine güldüm. "Sen nasılsın? Alışabildin mi?"
İç çekip bir yerlere baktı. Sanırım otel odasında...
"Alıştım da... Oğlum... Neyse, seninle özel konuşuruz olur mu? Kapatmam lazım." Hepimize veda edip kapattığında onun bu hareketlerine tebessüm ettim.
"Çağan, seni gerçekten seviyor." Babamın sözlerine başımı salladım. O hissi veriyordu zaten.
"Çağan'ın bir ara düştüğü bir dönem olduğunu söylemiştiniz değil mi? Psikolojik olarak." Beni onayladıklarında sözüme devam ettim; "nasıl ayağa kalktı. Şimdi öyle özgüvenli ve güçlü görünüyor ki insan hayran kalıyor. Bunu nasıl başardı?"
"Benim sayemde," diyen Yuşa hevesle önüme geldi. "Seni de öyle yapalım mı lan?"
"Zaten bunu isteyecektim." Adamın gözleri öyle bir parladı ki yine bana sarılmamak için gidip hızlıca Yener'e sarıldı. Hevesle bağırıyor, yerinde zıplıyordu. "Ama bir şartla."
"Ne istersen!" Yuşa tüm dikkatini bana verdi.
"Belki kırılacaksın ama sana alışana kadar temas olmasın lütfen. Kabil abiye bile zor alıştım."
"Sen istemediğin sürece kıyafetinden bile asılmam aslan parçası! Abini yesinler senin lan." Onun bu hallerine gülerken ayağa kalkmamı işaret etti. Kalkıp onu takip ettim, garajdan aşağıya indiğimizde harika döşenmiş bir spor alanı gördüm. "Kilon enerjine az geleceğinden seni zorlamayacağım, buraya sadece tanıtmaya getirdim. Önce kilonu ayarlamalıyız, bir süre protein odaklı yemelisin."
"Bu konuda ben yardım edebilirim, sana söylerim sen de pişirirsin." Kapının oradan konuşan Yener abimi kabul ettim. Yemek yapma konusunda tam becerim yok ama elimden geleni yapardım.
Saatlerce gelecek, spor ve yemek düzenim hakkında konuştuk, deniz ürünlerine alerjim yüzünden balıklardan alabileceğim değerleri başka nelerden alabileceğimi tartıştılar. Sonunda spor salonundan çıktığımızda babam beni dışarı çağırdı.
"Sana güzel bir hediyem var," derken tüm heybetiyle araba yoluna bakıyordu.
"Baba bütün hayatımı güzelleştiriyorsunuz zaten, daha ne hediyesi?" Sorumdan sonra dönüp bana baktı ve başını iki yana sallayıp yola döndü.
"Çok daha fazlasını hakkediyorsun." Üzgündü. Öyle üzgündü ki... "Zehir, ben seni çok seviyorum. İyi ki benim oğlumsun tamam mı? Bu aile sensiz eksik, kendini buradan başka bir yerde görme."
Tam cevap verecekken farklı bir araba önümüzde durdu. Şoför koşturarak indi ve arka kapıyı açtı, Lav havlayarak indi. Kalbim öyle bir hevesle attı ki ellerim titredi.
"Oğlum!" Üzerime atlayan köpeğimi bağırarak kucakladım.
"Artık tamamen senin oğlun; veterinerde tüm aşıları yaptırıldı, çip de takıldı. Beraber oğlumuza yuva da yaparız, evine de alabilirsin. Ne istiyorsan. Asil de tamamen senin. Burası senin evin paşam." Babamın sözleri benim kalbimden vuruyordu, ama bu, yaşadığım en güzel vurulmaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Erkek Versiyon
Teen FictionKötü son. Bromance içerir. bxb DEĞİLDİR! *bromance iki erkeğin kardeşlik veya arkadaşlık bağı altında birbirine hislerini anlatıyor demektir. Romantik kardeşler, derin dostluk gibi. Zehir'in temizlik korkusu Sherlock'daki Doktor Watson karakterinin...