28.08.23
Zehir Karakamış
Sonunda sekiz gün olmuş, tekrar hastanenin yolunu tutmaya başlamıştık. Öğlen doktor aradığından babam, okuldan gelip almıştı. Her ne kadar gelmek istediğimi, ilgilenmediğimi söylesem de umursayıp beni peşlerinde getirmişlerdi. Asansörden inip o koridora girdiğimizde Deliveren ailesini orada gördüm. Şapkamı daha eğmeye çalıştığım sıra babam onu kafamdan aldı. Sinirle ellerimi cebime koydum. Ailemle tüm bağımı ilk ve son konuşmamızda yakıp yıkmıştım ki pişman da değilim. Bu zamana kadar bir ailem olmadı, şimdi de olsun istemezdim.
"Çağan'ım nasılsın?" Annemin neşeli sesine aldırmadım. O iyi bir kadın, bunu reddedemem.
"Teşekkür ederim efendim. İyiyim, siz nasılsınız?" Onlar konuşurken bakışlarımı yerden çekmedim. Annemle babamın kendi çocuklarını kavuşmasını çok isterim, ama bu kalabalık aileye girmek istemiyorum. Kimsesiz olsam çok güzel olmaz mıydı?
"Sen nasılsın Zehir?" Karşı ailenin annesi sorduğunda başımı kaldırıp ona baktım.
"İyiyim, teşekkür ederim. Siz?" Aynı olumlu cevabı aldığımda başımı sallayıp yine bakışlarımı yere kilitledim.
"Tanışalım mı genç adam?" Babalarının sorusuyla iç çekip sinirle ona baktım, anında kaşlarını çattı. "Senin ailen çıkabiliriz."
"Şu konuda açıklık getirelim mi? Ben Karakamış ailesinde de sizde de fark etmeksizin reşit olduğum gibi ayrı bir şehre taşınıp orada okuyacağım, bir aileye ya da herhangi bir şeyin parçası olmayı sevmiyorum, olamıyorum. 18 yıl sonra ailenize ne idiği belirsiz birine kapınızı mı açacaksınız?"
"Sus," diyen babam kolumu tutmuş sinirle bana bakıyordu.
"Ne var? Yalan mı? Belki serserinin tekiyim, karınıza kızınıza asılacağım?"
"Zehir!" Annemin sesine yükseltmesine sinirle güldüm. "Git elini yüzünü yıka."
18 yaşıma kadar!.. Her Allah'ın günü yapayalnızken şimdi aile olmak mı? İstemiyorum ulan, zorla mı? Sinirle koridorda yürümeye başladım. Gördüğüm lavabolardan birine girdiğimde yüzümün sinirden kızardığını fark ettim. Yüzümü yıkmadan önce ellerimi çitilemeyi ihmal etmedim.
O kalabalık aileyi istemiyorum.
Tekrar odanın önüne geldiğimde sinirle kafamı sıvazlıyordum. Annelerimi orada göremediğimde etrafa bakındım.
"Şey... Onlar odaya girdiler, doktor geldi de." Korkarak nahif bir şekilde konuşan kızla başımı salladım. Tam elimi kapı koluna atmıştım ki durup onlara döndüm, hepsine tek tek baktım. Sadece biri bana tebessümle bakıyor.
"Ben öyle biri değilim. Yani birinin karısına kızına asılacak, yan gözle bakacak biri değilim. Sadece istemiyorum, bu kadar basit."
O gülerek izleyen adam gelip omzumu tuttu, "sorun değil kardeşim. Öyle biri olmadığın çok açık, yanlış anlamadık."
"Neden istemiyorsun?" Diğer kalıplı elemanın sorusuyla omuz silktim.
"Aile işleri benlik değil. Kalabalık ortamlar, ilgiler. Neyiz biz, bebek mi? Bebeklere bile bir zaman sonra ilgiler biterken 18 yaşına gelmiş herifin gözüne beklentiyle bakmak... Benlik değil." Başlarını salladıklarında tekrar kapıya döndüm. Gözlerimi kapatıp üçe kadar saydım ve kapıyı açıp içerideki kişilere baktım, herkesin elinde kağıt. İçeriye tamamen girmeye ya da kapıyı kapatmaya gerek duymadım. "Sonuç?.."
"Çağan bizim oğlumuz! Çağan benim yavrum!" Annem ağlarken sıkıca sarıldı Çağan'a. "Biliyordum! Zehir'i gram yüreğimde hissetmezken seni gördüğüm ilk an gönlümün yanmasından anladım. Oğlum! Benim melek kokulu bezelyem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Erkek Versiyon
Teen FictionKötü son. Bromance içerir. bxb DEĞİLDİR! *bromance iki erkeğin kardeşlik veya arkadaşlık bağı altında birbirine hislerini anlatıyor demektir. Romantik kardeşler, derin dostluk gibi. Zehir'in temizlik korkusu Sherlock'daki Doktor Watson karakterinin...