29.08.23
Zehir Karakamış
Asıl ailemin bulunmasının üzerinden neredeyse bir ay geçmişti, iki ailenin aşırı güvendiği avukatlar ellerinden geldiğince hızlı çalışıyorlardı ama ben hiçbir şey hissetmiyorum. Çağan, anneme öyle çok alışmıştı ki bize iki kere gelmişti. Bense arada bir Karan babamın zoruyla o aileyi aramıştım, onun dışında arayıp soranlar hep onlardı. Sevmiyorum aile işlerini, ne yapayım? Yine de Deliverenler ebeveynlerin gözlerinde hüzün gördüğümde ben de üzülüyorum. Rica etmiştim, üniversite sınavı geçene kadar taşınmak istemediğimi anlatmıştım. Ama Nesli annem dayanamamış evimize gelip ödüllerimi sevmişti. Hele Zahir babamın gözlerindeki o gurur... Lan ilk defa biri benle gurur duydu.
"Ooo! İneğimiz ilk defa ders kitabı otlamıyor," diyen Serhat ayağıma ayağıyla sertçe vurdu. Yine de başımı kaldırıp ona bakmadım. Zamanında Serhat öldüreceğine söz vermişti, hâlâ iş yok. "N'oluyor lan? Öldün mü?"
"Serhat, beni ne zaman öldüreceksin?" Başımı kaldırıp ona baktığımda kaşlarını çattı, bir süre etrafa bakınıp yine dikkatini bana odakladı. "Ben... Ben kimseyi üzmeden ölmek istiyorum."
Eğer Deliveren ailesi, bana alışırlarsa ve Serhat tam o zaman öldürürse çok üzülürüm. Çünkü onlar üzülür.
"Ohoo! Bizim inek, duygusal pandaya bağlamış. Oğlum etrafta da yuvarlanacak mısın?" Alaylı sorusuyla tekrar çenemi dizlerime koyup bakışımı yere kilitledim. Okulun kullanılmayan bahçe tarafına gelmiş, yere oturmuştum. "Ne sikimse. Al la, yardımın karşılığı için." Yanıma saklama kabı koyduğunda kaşlarımı çattım.
"Bana ev yemeği mi getirdin?" diye suratına baktım.
"Hee! Oğlum, anan da baban da çalışıyor. Sen de ağır götsün, kendine iyi bir şeyler hazırlamadığın zayıflığından belli. Biraz tavuk pilav ye de kendine gel, abilerini örnek al." Vücudumda iğrenç insanların spermleri ve tükürükleri dolaşırken bir de yemek mi yiyeceğim? Kabı ona doğru itip gözlerimi kapadım. "Zehir ye şu yemeği, beni delirtme."
"Beni öldüreceksin, yaşatmayacaksın Serhat," dedim sırtımı iyice duvara yaslarken.
"Tamam. Ben düşmanımı sağlam severim, hadi ye." Kabı tekrar bana itti, başımı iki yana salladım. "Zehir! Tüm yemeği burnundan sokarım lan."
"Serhat lütfen," derken gözlerimi yumdum. "Çok yorgunum lütfen."
İç çekişini duyduğum an başımı kaldırdım, okulun çitlerine bakıyor. Tekrar başımı yere eğip zemine baktım. Ölmek istiyorum. Ailelerden ve insanlardan nefret ediyorum.
"Zehir." Yüzüne baktığımda hâlâ çitleri izlediğini gördüm. "Senden nefret ediyorum."
Aldığım iltifata gülümsedim.
"Teşekkür ederim, sonsuza dek böyle kal. Sevilmekten nefret ediyorum." Başını çevirip bana baktığında daha içten gülümsedim. "Ben sevilecek biri değilim, Serhat. Hakkettiğim duyguyu bana verdiğin için eyvallah."
O da güldü ve yanımdan ayrıldı. Her ne kadar geri dönüp bu kabı almasını söylesem de umursamadı. Serhat'ın annesini tanıyorum, eşyalarına bağımlı kadın ama ben de başkasının yemeğini yiyemem. Lav'a mı yedirsem? Pirinç dokunur mu ki? Cebimden telefonumu çıkardım ve araştırdığımda herhangi bir sorun teşkil etmediğini öğrendim. Kabı cebimden çıkardığım mendille tutup aldım, oturduğum poşeti diğer elimde yumruk yapıp ayağa kalktım, sınıfıma çıktım.
• • •
Lav'ın yanına geldiğimde hırçınca havlayıp kuyruğunu sallamaya başladı. İki karakterli psikopat! Onun yemek kabına koyduğum tavuklu pilavı önüne itip başını okşadım. Sohbet ederken yanına oturmuş, öylece sokağa bakıyordum. Lisenin ilk günü beni ısırmıştı, ama başını okşadığımda ısırdığı yeri yalayıp saatlerce kendini sevdirmişti. Hiç kaçmamıştım. Bildiğimiz sokak köpeğiydi, belediye kulağına küpe bile takmıştı. Ama ben bakıyordum işte. Sarı tüylerine kurban olduğum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Erkek Versiyon
Teen FictionKötü son. Bromance içerir. bxb DEĞİLDİR! *bromance iki erkeğin kardeşlik veya arkadaşlık bağı altında birbirine hislerini anlatıyor demektir. Romantik kardeşler, derin dostluk gibi. Zehir'in temizlik korkusu Sherlock'daki Doktor Watson karakterinin...