30.08.23
Zehir Deliveren
Müştemilat dedikleri yer, altıgen, iki katlı, dışı da içi de bembeyaz bir ev. Eve öyle hayran kalmıştım ki hayalini kursam bu kadar kusursuz olamazdı. Çevresinde defalarca tur atıp Zahir babaya teşekkür ettim. Bütün camlarında ve kapısında parmaklıklar vardı, birkaç koruma da o evin çevresindeydi. Bizden önce gelen nakliyatçıların getirdiği kutuları evin girişine serdikleri gazetelerin üzerine koymuşlar, bu fikir de Şermin yengeden çıkınca en seveceğim yengenin o olduğunu anladım. Banyomu yapmış, direkt ana konağa geçmiştim. Önceden geldiğimizde gezdirdikleri salonun ikincisinde oturuyoruz.
"Beklediğimizden erken geldin Zehir'im, annenle güzel vedalaşabildin mi?" Zahir babamın sorusuna alayla güldüğümde kaşlarını çattı, gülmeyi anında kestim. Sibel, beni umursamadan Çağan için son hız hazırlık yapmaya geri dönmüştü ve böyle sorulması komiğime gitmişti.
"Evet baba, vedalaştım," diye bir yalan attım. Sadece başını salladı. Kucağına oturttuğu kızıyla sessizce konuşan Kabil'e baktığım an başını çevirip o da bana baktı ve tebessüm etti. "Kabil abi, sen askerdin değil mi? Ya diğerleriniz ne iş yapıyor?"
"Duahan kimya öğretmeni, Yuşa cinayet büroda amir, Levent abin hâlâ ve hâlâ arkadaşının yanında araba tamiri yapıyor." Zahir babamın sinirle Levent abiye baktığını gördüğümde şaşırdım.
"Baba, Osman'ın benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsun. İkimiz akşama kadar hem eğleniyor hem de para kazanıyoruz," dediğinde Zahir babam başını iki yana salladı.
"Sorun arkadaşınla olman değil ki oğlum! İkiniz için ayrı bir dükkan açalım, beraber orada çalışında paranız sadece ikinize gelsin." Yuşa abi açıklasa da Levent abi, onu geçiştirince konu kapandı.
En şaşırdığım nokta Yuşa'nın cinayet büroda amir olmasıydı. Bu kadar mutlu biriyken nasıl öyle ciddi bir iş yapabiliyor? Duahan abi sanki cinayet büroda çalışıyormuş da öyle bir ciddiyete bürünmüşken sadece öğretmen olması...
"Kabil özel asker, Yener'se aşçı. Yengelerin de Yener abinin aşçılık yaptığı restoranda garson veya yardımcı. Özel bir restoranımız var." Nesli annemin gözlerimin içine bakarak anlatmasına tebessüm ettim.
"Okulunu bitirdiğinde nereyi, hangi bölümü istiyorsun ablacım?" Aslım yengenin sorusuna omuz silktim.
"Şu anlık bilmiyorum, abla. Belki bir sene kendimi boşlarım, yani tabii Zahir babamla Nesli annem de izin verirse. Alacağım nota ve izne bağlı."
"Ne istiyorsan her şeyi yapabilirsin." Anneden gelen ani sözle ona bakakaldım. "Okumak istemezsen okumazsın. Herkes okuyacak diye bir kaide yok."
"Askerlik?" Sorumla Kabil abim kaşlarını çattı. "Askerlik yapmak istemediğimi söylesem?"
"Neden lan? Yoksa?.." Yuşa abinin sert sorusuyla nefesimi tutup kaşlarımı çattım.
"Yuşa!" Kabil abinin bağırışıyla geri çekilse de Yuşa'nın sert bakışları benim üzerimdeydi.
"Ben... Ben o kadar insanın arasında yapamam, abi. Erkekler yalnız kaldıklarında el şakası yapmayı severler ve ben bunu kaldıramıyorum. Daha abim arkamdan geldiğinde korkudan kendimi kaybediyorken... Hem uyuyamam orada. Ben... Ben birilerinin yanında uyuyamam." Kekelediğimi fark etsem de kendimi susturup sakinleştiremiyorum. Karan 'ne yaparsan yap' demişti askerlik konusunda... Zahir babama baktığımda kaşlarını çatmış, son derece sinirli bir bakışla Yuşa'yı izlediğini gördüm. "Baba! Yemin ederim yapamam. Erkeklerin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Erkek Versiyon
Teen FictionKötü son. Bromance içerir. bxb DEĞİLDİR! *bromance iki erkeğin kardeşlik veya arkadaşlık bağı altında birbirine hislerini anlatıyor demektir. Romantik kardeşler, derin dostluk gibi. Zehir'in temizlik korkusu Sherlock'daki Doktor Watson karakterinin...