28.08.23
Zehir Karakamış
Neden bilmiyorum ama Deliveren ailesi aniden aşırı anlayışlı olmuş, etrafımda kalabalık yapmayı bırakmışlardı. Çağan her ne kadar bana yaklaşmaya çalışsa da Duahan, Kabil ve Zahir, onla geri kalanları engelliyorlardı. O yüzden onlara güvenerek ikinci buluşmayı kabul ettim ve şu anda Karakamış ailemle konaklarına gidiyordum.
"Resmen dört koca aileyle yaşıyorlar. Zehir, avukat en fazla iki aya kadar onların soyadlarına geçebileceğini söylüyor, o kalabalık ailede yapabilecek misin?" Annemin dönüp bana sormasına omuz silktim.
"Yapacak bir şeyim yok anne. Bunca sene öz oğlun için hep gözyaşı döktün, sana mutluluğu çok göremem." Onun gözleri parıldadığında başımı çevirdim. Bir kere bile okşamadın lan saçım!.. Okşamasın zaten. Saçlarımdan nefret ediyorum.
"Zehir," seslenen babama baktım, dikiz aynasından beni izliyor. "Eğer reşit olduktan sonra gitmene izin vermezlerse anında beni arayabilirsin. Senin için elimden geleni yaparım."
"Neden?" Alaylı sorumla önüne döndü.
"Şu anda bize zorluk çıkarmadığın için." Sadece başımı aşağı yukarı salladım, mantıklı bir neden.
Ormanın içinde kocaman bir kapıya geldiğimizde ıslık öttürdüm. Oha! Kapı en az üç insan boyundadır. Ne kadar güvenli! Hem ormanın içinde, insanlıktan uzak hem kapı üç insan boyunda hem de silahlı korumalar var. Arsanın çevresini de aynı boyda betonla çevirmişler.
"Zahir Bey ne iş yapıyordu ki?" Annemin meraklı sorusuna omuz silktim. Ne iş yaparsa yapsın, böyle güvende olduğu için çok şanslı.
Korumalardan biri kapıyı açtı, hızlıca geçtik ve kocaman konağın önünde durduk. Yukarı doğru değil de yana doğru uzundu. Üç katlı, upuzun konağın birçok giriş çıkışı vardı ve neredeyse hepsinde korumalar dikiliyordu. Etrafta koşturan bakımlı atları, arabadan indiğimde görmüştüm. Aşık oldum! Kalbim uzun yıllar sonra ilk defa bir şeyden hoşlandığı için hızlı atıyor.
"Zehir! Hoş geldin oğlum!" Kapıdan çıkan Zahir babanın kollarını açmış, bana gelen halini görünce nefesimi tutup kendimi geriye çektim ve kaşlarımı çattım. Anında duruldu, anlık şokundan sonra kollarını daha geniş açtı ve devam etti; "evine hoş geldin oğlum!"
"Çağan'ım..." Annem, kapıdan yeni çıkan Çağan'a yöneldiğinde babam kolumu tuttu, anında kolumu çekip tuttuğu yere tiksinerek baktım.
"Başlatma iğrenmene! Adama kibarca selam ver." Keskin sesini umursamadan üzerimdeki hırkayı sırf o dokunduğu için çıkarıp arabaya koydum ve Zahir'e döndüm.
"Hoş buldum efendim." Karan'a dönüp aynı onun gibi fısıldadım, "bir daha kıyafetlerime dokunma. Olay çıkarırım."
"Takıntılı psikopat." Ağzının içinde homurdanarak aileye döndü, gülümseyerek Çağan'a sarıldı. Atan midem yüzünden başımı çevirdim. Onları izledikçe tuz ruhuna yatasım geliyor. Tam o sırada bana yaşlı gözlerle bakan Nesli Hanım'ı gördüm. Boğazımı temizleyip biraz yakınına yaklaştım.
"Merhaba. Sizi gördüğüme sevindim efendim. Nasılsınız?" Kadın şaşkın bakışlarıyla karşılık verirken gülümsemeye çalışıyordum. Neden ve nasıl oldu bilmiyorum, ama aniden küçük çocuklardan biri önüme gelip başını kaldırarak bana baktı. "Merhaba," diye boyuna eğildim. "Senin adın ne ufaklık?"
"Melodi. Senin de adın Zehir'di değil mi? Sen de benim amcam mı olacaksın? Annem geleceğin için öyle heyecanlıydı ki kaşıkları iki kere çamaşır suyuna yatırdı! Sen de onun gibi temizliği seviyormuşsun." Hızlı, peltek bir şekilde konuştuğundan çoğu dediğini anlamasam da anladıklarımdan bir yola çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Erkek Versiyon
Teen FictionKötü son. Bromance içerir. bxb DEĞİLDİR! *bromance iki erkeğin kardeşlik veya arkadaşlık bağı altında birbirine hislerini anlatıyor demektir. Romantik kardeşler, derin dostluk gibi. Zehir'in temizlik korkusu Sherlock'daki Doktor Watson karakterinin...