14-

4.9K 424 109
                                    

01.09.23

Zehir Deliveren

"Sevgili evin sevgili günlüğü...

Deliverenlerin evinde altıncı günüm, her gün çok güzel geçiyor. Sadece Neslihan Hanım... yani annem, o biraz uzak durmaya devam ediyor. Yiyebilsem gerçekten yiyeceğim, ama başkasının yaptığı yemeği görmek bile... Hayatımda hiç bu kadar içten keşke dememiştim, keşke o olay hiç yaşanmamış olsaydı ve Neslihan'ın yemeklerini özgürce yiyebilseydim.

Onları üzdüğümün farkındayım. Bana dokunamamaya alışamıyorlar, yemeklerini yememi bekliyorlar... Gerçekten yetim olmayı isterdim.

Kabil ve Duahan abilerimin her şeyden haberi var, bana öyle anlayışla bakıyorlar ki tek bakışlarının beni günlerce mutluluktan ağlatacaklarından haberi yok. Büyümek istiyorum. 18 yaşında, özgür ve mutlu bir çocuk olmak istiyorum. Ama vücudum bile gelişmiş değil. Boyum 1.69'da kaldı, kilo alamıyorum. Kaburgalarım sayılıyor ve yanaklarım hep içe göçük.

Abilerim pis olmadığıma inandırmaya çalışıyorlar, ama günlük sen de biliyorsun. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar yazdım. Ne kadar pis olduğumu sen de biliyorsun. Onların salyaları ve...

Unutmam gerekiyor biliyorum, yapamıyorum. Dayanamıyorum. Sürekli karşılaştırıyorum.

Serhat her gün mesaj atıyor, 'gel' deyip duruyor. Gitmek istemiyorum, artık darbe almak istemiyorum. Ama bir kere söz de verdim... Bugün izin alabilirsem direkt gideceğim ve Serhat'ın durmasını isteyeceğim. Ben artık güzel bir hayat yaşamak istiyorum.

Günlüğümü kapatıp yatağımın altına koydum ve evin yatak odası olarak seçtiğim bu odanın duvarlarına baktım, bembeyaz! Beyaz rengini seviyordum, bir lekesi olursa direkt gösteriyor. Sandalyeden kalktığımda karnıma keskin bir acı saplandı. Açım, ama niye acıyor? Acırsa acısın, Kabil abimi özledim, onu görmek istiyorum.

Odadan çıktığımda merdivenleri indim ve kapıyı açtım. Cüneyt hemen yandaydı, ona başımla selam verdiğimde tebessüm etti.

"Zehir, evine bu kadar yakın olmamdan rahatsız oluyorsan söyle tamam mı?" Onu kabul ettiğim gibi göz kırptı ve konağa girdim. Oturma odasına geçtiğimde ailemin sadece küçük bir kesimini orada gördüm.

"Diğerleri nerede?" Şermin yenge sorumu yanıtlarken kafam karışmıştı, özetleyecek olursak herkes başka bir yere dağılmış. Anladığımı göstermek adına başımı aşağı yukarı salladım. "Şey... Babam nerede?"

"Annemle beraber gölün oraya gittiler," dedi telefonuyla oynayan junior Kabil. "Senden nefret ediyorum! Geber orospu çocuğu, geber!"

Sözü bittiği gibi telefonundan kurşun sesleri geldiğinde annesi Aslım yenge ona terlik atmıştı.

"Küfretme lan dingil! Ağzını topla, amcan var burada." Burada olan tek amca ben olduğumdan çocuk kafasını kaldırıp bana baktı ve umursamadan başını telefonuna geri eğdi. "Kabil!"

"O benim amcam değil," dediğinde kaşlarım havalandı. "Ruh hastalarını akrabalığa kabul etmiyorduk hani? Bunu niye?.." 

Aslım yenge kalkıp çocuğu terlikle dövmeye başladığında durmasını rica ettim ama umursamadan çocuğu döve döve odadan çıkardı. İyi de böyle yapması, çocuğun bana olan nefretini besleyecek. Aslım, onun adına özürler dilerken neredeyse ağlayacaktı. Sorun olmadığını söyleyerek odadan kaçma kaçtım. Çocuk resmen benim yüzümden dayak yedi. İyi de haklıydı zaten. Haklı olana neden vururlar ki? Acaba özür dilesem mi? Ama ben ne yaptım ki?

Zehir -Erkek VersiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin