Bölüm 1: İnanmamanın Bedeli!!

9.1K 354 99
                                    

İyi okumalar diliyorum o(〃^▽^〃)o

...

Sabahki ilk ders bittikten sonra kahvemi alıp okulun karşısındaki parka gittim. Gök yüzü masmaviydi ve havada tek bir bulut dahi yoktu. Güneşin tenimi daha fazla yakmasını istemediğim için ilk gördüğüm banka yerleştim. Karşımda kocaman bir kuş çeşmesi vardı ve üzerimi örten çınar ağacının uzun dalı beni güneşten koruyordu.

Telefonumu çıkarıp internette gezinmeye başladım:

- Kişiliğinize göre hangi webtoon karakterisiniz?

- Mutlaka okunması gereken 20 webtoon ve novel!

- En iyi fantastik webtoon önerileri.

...vs.

"Ah cidden!! Ne saçmalık ama! ölüp de novel dünyasında uyanmakmış! İntikam almak için geçmişe dönmekmiş! Kim uyduruyor bunları yav hu?! İnsanlar tüm bu saçmalıklara nasıl ilgi duyuyor hiç anlamıyorum! Zamanlarını boşa harcıyorlar resmen!"

Ben Sıla Kurt, 25 yaşında bir matematikçiyim. Üniversitede ders veriyorum. Açıkçası mesleğimi ve çalıştığım yeri seviyorum. Tabi ki herkesin hayatında olduğu gibi benimde hayatımda zorluklar oldu. Bu mesleği ve bu işi kazanmak için çok şey feda ettim. Ve etmeye de devam ediyorum. 

Kumar ve içki bağımlısı bir baba ve hasta bir anne ile acı dolu bir çocukluk geçirdim. Yine de bütün bunların üstesinden gelebildim ve hayata sımsıkı tutundum. 

Anladığınız üzere webtoonlardan ve novellerden nefret ediyorum! İnanır mısınız lise yıllarında bir novel romanına takıntılıydım. Arkadaşımın ısrarı üzerine okuduğum bir kitaptı. O kitaptan ölesiye nefret etmiştim. Webtoonlardan ve novellerden nefret etmemin asıl sebebi de tam olarak bu! 

Derin bir nefes alıp telefonumu kapattım ve çantamı koluma takarak okulun yolunu tuttum. Cidden anlam veremiyorum! Bir insan nasıl tüm bu saçmalıklara inanır ki?!!

*DÜÜÜT* 

Duyduğum yüksek korna sesi üzerine sağıma bakmam, ve hızla üzerime gelen tırın bana çarpması bir olmuştu...

Ve işte o an...

Gözlerimi açtığımda büyük pembe bir yataktaydım!

OH NO!!!!!! 

 (( o(≧口≦)o ))

"Bu. Gerçek. Olamaz!!!!"

Uzun kızıl saçlar ve pürüzsüz beyaz bir ten. Bu kesinlikle ben değilim! 

İçeri giren dört hizmetli karşımda tek sıra durarak bana selam verdiler:

" Günaydın Leydim."

(Sıla) " Gü-günaydın..."

Pekâlâ kimlik krizi  nedeniyle delirdiğimi düşünmemeleri için kendimi toplamam gerek! 

Hani yeni bir bedende uyanınca, o kişinin anıları aklına geliyordu?  

Bana tuhaf tuhaf bakan kızları fark edince ayağa kalkıp kendimi toparladım:

"Pekâlâ kızlar, bundan sonra hayatımda biraz değişiklik yapmaya karar verdim. Bu günün tarihini not alın! Sen! Bu günün tarihi ne?" Son cümleyi oldukça yumuşak bir sesle söylememe rağmen, kestane renginde saçları olan, mavi gözlü, dünyalar tatlısı kadın korkmuş bir ifade takınmıştı.

Anlaşılan efendileri olan bu kadın onlara pek de kibar davranmamış ha?

Tatlı hizmetlim sonunda eline bir kağıt ve bir kalem alarak tarihi yazdı:

"B-bu gün. Maroan Krallığının 309. Yılının 8. Ayının 27. Günü Leydim... Do-doğum gününüze bir hafta kalmış."

Daha sonra hemen onun yanında duran kadının önünde durdum. Oldukça ciddi bir ifade takınan bu kadının, canını istesem anında verecekmiş gibi bir havası vardı! Koyu siyah saçları ve parlak yeşil gözleri ile en az diğerleri kadar güzeldi.

( Sıla) " Sen! Bana üzerinde ismim ve doğum tarihimin yazıldığı bir defter getir, çabuk ol."

" Derhal getiriyorum Leydim."

Sabırsızlıkla, hızlıca giden kadını beklemeye başladım. Bana Leydim dediklerine göre bir dükün, markinin veya da kontun kızı olmalıyım. Madam demediklerine göre evli de değilim, bu iyi...

İçeri giren hizmetçi imparatorluk tacı getiriyormuşçasına dikkatle yürüyerek defteri bana saygıyla sundu. Bende ona biraz tuhaf bir bakış atıp defteri kapı verdim ve tepkimi görmemeleri için arkamı döndüm. hemen defteri açtım ve ilk sayfada yazan o ismi gördüm:

" A hayır hayır hayır hayır HAAAAAAAYIIIIIIIIRR!!!!"

" Leydim iyi misiniz?!!"

" Sorun nedir efendim?!!"

( Sıla) " Rica etsem dışarı çıkabilir misiniz?!!" (ノへ ̄、)

Üç hizmetçi tereddüt etmeden çıkıyordu ancak mavi gözlü kahverengi saçlı, 16-17 yaşlarında küçük bir kız çıkmak istemiyor gibi görünüyordu. Uzun siyah saçlı kadın onu kolundan tutup dışarı sürüklerken o, gözlerini benden ayırmamıştı. 

Derin bir nefes verdim:

Peki tamam! Sonsuz tane evren bulunurken Allah aşkına neden buraya düşmek zorundaydım ki?!! NEDEN BEN NEDEEEENN?!!

Kabul ediyorum, zamanında bu romanı acımasızca eleştirmiştim ama...BU KADARINI DA HAK ETMEMİŞTİM!!

Ben nasıl...NASIL MİRA OLABİLİRİİİMM?!!

Ey yazar! Tanrıça! Tanrı ya da her kimsen lütfen beni buradan çıkar!! Söz veriyorum bir daha kötü yorum yapmayacağım!!... 

Yaptığım kötü yorumları da sileceğim!!!...

Tamam sana booool bol güzel yorum da yapacağım! N'olur çıkarın beni buradan!!!

Ah Olamaz!! Bittim ben, mahvoldum!!

...

Miranda Weifal, Kıralın şansölyesi Marki James Weifal'in tek kızı. Zengin, güzel, yetenekli ancak çok ama çok kötü bir kadın! Okuduğum ilk novel olan < Krallık Yolunda Ki Güller > ismindeki kahr olası bir roman!!

Anında çarpan şimşek sesiyle korkarak yerimden sıçradım:

" Tamam tamam, güzel roman cici roman..."

Sonuç olarak, Mira, veliaht prense ilgi duyar ancak veliaht prens azizeye aşıktır falan filan feşmekân Mira dük tarafından öldürülür, Azize veliahtı kapar. Dük ise avucunu yalar, final!

Mira 17. Doğum gününde sarayda bir balo düzenleyecek ve orada veliaht prens ile tanışacak. Tek yapmam gereken o zibidilerden uzak durmak!! O kadar da zor olmasa gerek!! Hepsinden nefret ediyorum zaten!!

Tekrar gürleyen şimşek ile sessizce yatağıma çekildim. Off yağmurdan da nefret ediyorum! Her şeye ayarım şu an her şeye!!

...

1. Bölümün Sonu:)

Sonraki bölümde görüşmek üzere...

Anti Fan, Kötü Kadın Olursa?!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin