Bay Lee arkasına yaslanıp "Tabii ki" dediğinde "Önce Jungkook hakkında konuşmak istiyorum." demişti Haneul. Bay Lee de olumlu anlamda kafa sallamıştı.
"Jungkook'la ilgili neler biliyorsunuz bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. O da onu görmüş olduğunuz. En azından resmine bakmışsınızdır. Değil mi?"
Olumlu anlamda kafa sallayan Bay Lee daha dik oturduğunda "Joonhyun, o aynı Jungkook." demişti şaşkınlığını gizleme gereği duymadan. Bunun üstüne de "Biliyorum." demişti Bay Lee. "Seni buraya çağırırken bunu düşünmedim değil. Fakat bu işine engel olmamalı. Ne de olsa Joonhyun-"
Haneul " O Jungkook mu?" demişti Bay Lee'nin sözümü keserek. Gözleri hemen dolmuştu. Yumruklarını sıkarak sorduğu sorunun cevabı onu çok korkutuyordu.
Bay Lee kendinden emin bir şekilde " Hayır." dedikten sonra "Bana yalan söylemeyin!" demişti Haneul öne doğru yaklaşıp. Ardından da "Yoksa kayıp ikiz kardeşi falan mı? Hafızası kayıp bir şekilde mi buldunuz? Nasıl geldi buraya?" gibi üst üste sorular sormuştu.
Derin bir nefes alan Bay Lee "Joonhyun bir arkadaşımın çocuğu. Durumları kötü olduğu için onu yanıma aldım." dedikten sonra "Jungkook'a benzemesinin seni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim." demişti kısık bir sesle. "Eğer gerçekten rahatsız oluyorsan seni zorlamayacağım Haneul. Sen de benim için önemli birisin."
Haneul olumsuz anlamda kafa sallayıp "Buraya bir sözle geldim efendim." demişti ciddiyetle. "Özel hayatım işimi etkilememeli."
Bay Lee gülümseyerek "Peki Joonhyun ile ilgili bir isteğin var mı? Öyleyse onu başka bir revire yollayabilirim. Biraz dolaşacak ama olsun. Onu görmek zorunda da kalmazsın." demişti. Haneul da duraksamıştı birkaç saniyeliğine.
"Buna gerek yok efendim." diyen Haneul "Her ne kadar Jungkook'a benzese de buna alışmalıyım. Bay Joonhyun sırf benim yüzümden zorluk çekmesin. Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim." diyerek mahcubiyetini dile getirmişti. Bay Lee de duruşunu dikleştirmiş ve "O zaman Joonhyun'un yanına uğrasan iyi olur." demişti ona.
Haneul "Ne için?" diye sormuştu. Bay Lee de "Joonhyun sana bir şey sormak istediğini söyledi." diyerek arkasına yaslanmıştı. Olumlu anlamda kafa sallamıştı Haneul. Sonra "Bir şey daha sormak istiyorum" demişti.
"Ben işe başlarken kalma hakkında bir konuşma yapmamıştık. Her akşam eve gideceğimi sanıyordum."
"Zaten öyle." demişti Bay Lee. Haneul da "Ama Doktor Bey bana kalmam gerektiğini söylemişti." demişti.
Bay Lee "Seninle öyle anlaşmamıştık. Sen her sabah gelecek ve her akşam geri döneceksin. Tabii burda kalmanı ben de isterim. Ne de olsa akşam da problem çıkabiliyor." demişti. Haneul da "Aslında benim için sorun olmaz." demişti gülümseyerek. "Yol gerçekten sorun olabiliyor."
"Annen için sorun olmaz mı? Evinde yalnız kalması. Babanı biliyorum Haneul. Kötü bir durumda olmanı istemem, kalmak zorunda değilsin."
Olumsuz anlamda kafa sallayan Haneul "Annemin de alışması gereken şeyler var Bay Lee." dedikten sonra ayağa kalkmış ve "Artık büyüdüğümü kabul etmeli." dedikten sonra tekrardan teşekkür etmişti.
Bay Lee "Odanı hazırlatırım." dediğinde saygıyla eğilmişti Haneul. Sonra da odadan çıkmış ve merdivenlerden bir kat aşağıya inip Jungkook'un odasının önüne gelmişti.
910 numaralı odanın kapısını çalıp beklemeye başladığında koridorun sonunda doktoru görmüş ve ona doğru gülümsemişti. Doktor da önce şaşkınlıkla kaşlarını havalandırmış ve koşar adımlarla Haneul'ın yanına gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...