Geceyarısını çoktan geçmişti. Ortalık da oldukça sessizce.
Deponun ortasında sandalyeye bağlı olan adam gelen ufak tıkırtıyla kafasını kapıya doğru çevirmiş ve kaşlarını çatmıştı.
Bu saatte kim olabilirdi ki?
Joonhyun gelecek olsa adamları yanından ayrılmazdı. Fakat tek başına bırakmışlardı onu.
Kapı aralanmıştı. İçeri giren orta yaşlardaki adam yavaşça içeri girmiş ve kapıyı ittirmişti. Tamamen kapatmamıştı ama.
"Sonunda... Ben de ne zaman geleceksin diyordum."
"Haber bekliyordum ben de. Kafama göre hareket etmiyorum."
Sandalyeye bağlı adam doğrulmuş ve "Ellerini çöz." demişti ona. O ise olumsuz anlamda kafa sallamış ve "Seni çıkartmaya gelmedim." demişti.
"Ne demek çıkartmaya gelmedin. Ne sikine geldin o zaman Woo Jae?"
"Şşş! Sessiz ol yakalatacaksın bizi" diyen Woo Jae derin bir nefes vermiş ve kenardaki dandalyeyi çekip adamın karşısına oturmuştu.
"Bana ne söyledikleri belli. Bir kurban bulmalıyız o kadar. Ne konuştun o kadınla?"
Gülemişti adam. "Joonhyun'un eşi'nin üstüne mi atacağız yani?" diye sormuş ve arkasına yaslanmıştı.
"Onlar evli değiller. O kadın bir işe yaramaz. Sadece ne söyledin onu soruyorum."
Olumsuz anlamda kafa sallayan adam "Onlar birlikte." demişti Woo Jae'ye. "Kimse yokken gözlerimin önünde öptü Joonhyun kadını."
"Haneul'ı mı? Joonhyun? İmkansız."
"İnan bana. Joonhyun kıskançlıktan ölecekti. O kadını suçlu çıkartırsak tüm hayatı altüst olur. İşten de atılır, belki de öldürülür. İşimiz kolaylaşır."
Woo Jae gözlerini karşısındaki adamdan ayırmamıştı. Sonra da "Adın ne?" diye sormuştu.
"Ha Joon."
"Ha Joon, eğer yanılırsan aptal bi kadın yüzünden zaman kaybetmiş olacağız. Ve istediklerini ulaşmazlarsa seni de öldürürler beni de. Bu bilgiye güvenmemi bekleme benden."
Olumsuz anlamda kafa sallayan Ha Joon "Dediğimi yap ve haklı çık." demişti. "Burda her gün nasıl işkenceler çektiğimi biliyor musun? Zevk alıyor gibi mi görünüyorum sence?"
Olumsuz anlamda kafa sallamıştı Woo Jae. "Bunu araştıracağım." demiş ve oturdu sandalyeden kalkmıştı.
"Bunu hemen ilet ve onaylarlarsa söyle. Ne yapacağımı biliyorum. Ayrıca... Ellerimi çöz."
Hafifçe kıkırdamıştı Woo Jae. "Yapamayacağımı biliyorsun. Birkaç gün daha dayan. Sonra kurtulacaksın zaten. Tabii... dediklerin doğruysa."
...
Haneul evin oturma odasında televizyon izlerken dışardan gelen araba sesiyle doğrulmuş ve televizyonun sesini kısmıştı. Ayağa kalkmıştı hızlıca. Gelenin Jungkook olduğundan emindi.
Pencereye doğru ilerleyip dışarı baktığında arabayı görmüş ve gülümsemişti. Gelen gerçekten de Jungkook'du.
Hızlı adımlarla kapının önüne geçip kapıyı açtığında arabadan inip onun yanında doğru ilerleyen Jungkook'a gülümsemeye devam etmişti.
Yüzü asıktı. Koca bir gün ortalıkta yoktu ve saat gecenin ikisiydi.
Jungkook Haneul'ın yanına ulaşıp içeri girdiğinde kapıyı kapatmış ve kollarını onun beline sarıp kendine doğru yakınlaştırmıştı. Sıkıca sarılmıştı ona. Haneul'ın "Nasılsın?" sorusuna "Yorgun." diyerek cevap vermiş ve ondan ayrılıp ayakkabılarını çıkartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...