✵26✵

398 45 95
                                    

Jungkook bedenini sandalyeye atmış ve kafasını geri doğru yaslayıp derin nefesler almaya başlamıştı.

Yumrukları kanla kaplıydı ve elleri acıyordu. Yine de durmamıştı. Doğrulup yüzü kanlı kapla adama bakmış ve kendi adamına bakıp su istemişti.

"Sen de ister misin?"

Yerde yatan adam olumlu anlamda kafa salladığında "İçirin şuna." demişti Jungkook elindeki şişeyi kafasına diklemeden önce. Sonra da su içen adama bakmış ve tekrar sandalyesine oturmuştu.

"Ölmeni istemiyorum. Konuşana kadar ölmeyeceksin.

Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Tüm gün uğraşmıştı Jungkook onunla. Silah kullanmamıştı. Ya da başka bir araç. Çıplak elleriyle dövüyordu onu. İçindeki siniri bu şekilde atıyordu.

Jungkook adamından ellerini temizlemek için ıslak bir bez istemişti. Bezi almış ve ellerini iyice silmişti. Sonra elinin üstünde oluşan kızarıklara bakmıştı.

"Ben otele geçeceğim. Siz saat başı gelip kontrol edin. Canınız sıkıldıkça da gelip dövün. Sabah tekrar geleceğim."

Ayağa kalkıp kenardaki gömleğini giymişti Jungkook. "Konuşursa haber verin" demiş ve hızlı adımlarla depodan çıkıp arabasıyla otele gitmişti.

Çok yorgundu. Tüm gün yumruk sallamaktan dolayı kolları ve omuzları ağrımaya başlamıştı. Başı da ağrıyordu.

Resepsiyona gelen Jungkook "No 902'nin yedek anahtarını verir misiniz?" dediğinde şaşkın gözlerle Jungkook'a bakmıştı kadın. Ardından ne için olduğunu sormuştu. "Önemli mi cidden? Verin dedim."

Kadın olumlu anlamda kafa sallayıp hızlıca anahtarların bulunduğu bölmeyi açtığında Haneul'ın odasının yedek anahtarını çıkartmış ve Jungkook'a uzatmıştı.

Kadının eli otomatik olarak telefonu bulmuştu. Jungkook da "Haber vermeyin." demişti kadına. Arkasını dönüp asansöre doğru ilerlemişti sonra.

Yukarı çıkan Jungkook hızlı adımlarla Haneul'ın odasının önüne gelmiş ve elindeki yedek anahtarla içeri girmişti. Oda oldukça karanlıktı.

Ceketini çıkartan Jungkook koltuğun üstüne bırakmıştı onu sessizce. Sonra gömleğinden kurtulmuştu hemen. Haneul'ın dolabına yönelip en büyük pijamayı bulmaya çalışmıştı. En büyüğünü de alıp giymişti hızlıca.

Paçaları biraz kısa kalmıştı. Yine de güzeldi. Pembe çiçek desenli beyaz pijama onda çok tatlı durmuştu.

Yatağında uyuyan Haneul'ın yanına uzanmıştı Jungkook. Mışıl mışıl uyuyordu. Haneul, o ses çıkartmasına rağmen hiç kımıldamamıştı bile.

Jungkook kollarını Haneul'a sararken sıçrayarak uyanmıştı Haneul. Korkuyla arkasını dönmüş ve "Şşş, benim." diyen Jungkook'un yüzüne bakmıştı. Sonra da derin bir nefes vermişti.

"Ah, sen miydin? Buraya nasıl girdin sen? Kapı kilitli değil miydi?"

"Yedek anahtarı aldım."

Haneul bedenini serbest bırakıp kafasını yastığa tekrar koyduğunda "Gelmeyeceğini söylemiştin." demişti Jungkook'a. O da "Düşündüğümden daha çok yoruldum. Dayanamadım." demişti.

Kafasını Haneul'ın boynuna gömüp ufak bir öpücük bırakmıştı Jungkook. Sonra "Çok uykum var." demişti ona.

"Konuşma yarına mı kaldı?"

Olumlu anlamda kafa sallayan Jungkook gözlerini kapattığında hafifçe gülüp kollarını Jungkook'a sarmıştı Haneul. "İyi geceler." demiş ve gözlerini aynı Jungkook gibi kapatıp onun kokusuyla kendini uykuya bırakmıştı.

Bunny 2 | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin