Haneul şaşkınlıkla Jungkook'a ve adama bakarken bir adam gelmiş ve onun kulağına bir şeyler fısıldamıştı. O da kafasını Haneul'a doğru çevirmişti hızlıca. Silahı beline koyup kapıya doğru yönelmişti.
Ellerini önünde kenetleyen Haneul koridordaki kapıya bakmaya başlamıştı. Jungkook'un içeriden çıktığını görünce de gözlerini kaçırmış ve sandalyede bağlı olan adama çevirmişti gözlerini.
"Ben doktor demedim mi? Bu kadının doktor gibi bir hali mi var?"
Adam Jungkook'a "Bay Oh hemşire yolladı." dediğinde sinirle derin bir nefes vermişti Jungkook. Ardından Haneul'a bakmış ve "Odama geç." demişti ona.
Haneul'a doğru dönen adam eliyle geldiklere yöne doğru işaret ettiğinde yavaş adımlarla önden ilerlemişti Haneul. Adam da biraz ilerledikten sonra durmuş ve kapıyı açıp Haneul'ın geçmesini beklemişti.
İçeri giren Haneul büyülenmiş gibiydi. Sol tarafta Jungkook'un masası vardı. Masanın arkası ise raflar ve o rafta dolu içkiler, asılı silahlar... Sağ taraf ise küçük bir kütüphane gibiydi. Koyu kahve ve deri birkaç koltuk çok güzel görünüyordu odada. Sarı loş ışık ise ortama sakin bir hava katıyordu.
Haneul içeri girmiş ve kapanan kapı sonrası tüm duvarı kaplayan kitaplığın yanına gelerek kitapları incelemeye başlamıştı.
Raflar ansiklopedilerle ve klasik romanlarla doluydu.
Birkaç dakika sonra Jungkook girmişti içeri. Haneul'ın bakışları da hızla ona doğru dönmüştü.
"Otursana."
Masasına geçen Jungkook masasının arkadındaki içkilere bakarken Haneul yavaş adımlarla masanın önündeki tek kişilik koltuklardan birine oturmuştu. Jungkook da alt kısımdan iki bardak çıkartmış ve masanın üstüne bırakmıştı.
"Viski?"
"Hayır, teşekkürler."
Jungkook bardağın birini yerine geri koyduğunda sandalyesine oturmuş ve bardağına viski doldurmuştu.
Birkaç yudum alıp Haneul'a baktığında "İçerdeki adamla ilgileneceksin. İki yarası var." demişti. Haneul ise "Sadece bacağında var demişlerdi." diyerek kaşlarını çatmıştı.
"Bir de ayağında olacak."
Kaşları iyice çatılmıştı Haneul'ın. "Madem iyileştirteceksiniz, neden vuruyorsunuz?" Hafifçe sırıtıp ayağa kalkmıştı Jungkook. Adamların bulunduğu odaya bakan perdenin yanına gelmiş ve tüm dikkatleriyle odaya bakan adamlarla göz göze gelmişti. Onlar da hızla kaçırmıştı gözlerini.
Jungkook perdeyi kapatıp tekrar Haneul'a döndüğünde "Konuşması gereken biri çünkü." demişti. Haneul da olumsuz anlamda kafa sallayıp "Başka türlü de konuşturabilirsiniz." demişti.
"Nasıl yapacağız onu?"
Haneul'ın karşısına oturan Jungkook'a "Rüşvetle belki." dediğinde belinden silahını alıp önündeki masanın üstüne koymuştu Jungkook. Ardından "Mermi daha ucuz." demişti.
"Ne olursa olsun o da bir insan."
"Böyle piçlere insan demiyoruz biz."
"Ah ne yapmış olabili-"
Jungkook "Dört adamımızı öldürdü." demişti Haneul'ın sözünü keserek. "Dördünün de onu seven bir eşi vardı. Ve yaşları küçük çocukları."
Haneul sessiz kalmıştı bunun üstüne. Ellerini yumruk yapmıştı. Boğazına takılmıştı bir şeyler. Ona cevap verememişti. Aklına Jungkook gelmişti çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...