Jungkook kendini geri çekip Haneul'ın belini bıraktığında sendelemişti Haneul. Bir yerlere tutunmaya çalışmıştı ama etrafında tutunabileceği hiçbir şey yoktu. Bu yüzden tekrar tutmuştu onu Jungkook. Ardından da "Seni otele bırakayım." demişti.
"Olmadı."
"Ne olmadı?"
Haneul derin bir nefes verip Jungkook'dan ayrıldığında arabaya doğru yürümeye başlamıştı. Jungkook da peşinden gitmişti hızlı hızlı.
Arabaya binip otele doğru gitmeye başladıklarında ne Jungkook ne de Haneul tek kelime etmemişlerdi.
Bir süre sonra otele varmışlardı. Jungkook sendeleyen Haneul'ın koluna girmiş ve onu asansöre kadar yürütmüştü.
Normal şartlarda beşinci kata çıkmaları sonra da bir kat merdiveni kullanmaları gerekiyordu fakat Jungkook Haneul'ın iyi olmadığını biliyordu.
Bay Lee'nin kullanması için özel olarak yapılmış, en fazla üç kişiyi taşıyabilen asansöre doğru yönelmişti.
Otelin diğer bir ucunda olduğu için çok da göze batmıyordu bu asansör. Kart ile belli kişilerin binebilme yetkisi vardı. Jungkook da bunlardan biriydi.
Asansörden inip Haneul'ın odasına geldiklerinde içeri girip yatağın kenarına oturtmuştu Jungkook Haneul'ı. O da Jungkook'u beklemeden ayakkabılarının ipini açmaya çalışmıştı.
Bunu gören Jungkook Haneul'ın ellerine dokunmuş ve onun durmasını sağlamıştı. Sonra da dizinin üstüne çökmüş ayakkabılarını çıkartmaya başlamıştı.
Hafifçe kıkırdamıştı Haneul. Sonra da elini önünde diz çökmüş Jungkook'un saçlarına yerleştirmiş ve yavaşça okşamıştı.
"Haneul yapma." demişti Jungkook hafif kızgın bir ses ses tonuyla onu uyarır gibi. Haneul ise bunu umursamamış ve saçlarıyla oynamaya devam etmişti.
Kafasını kaldırıp bir eliyle Haneul'ın bileğini tutmuştu Jungkook. Haneul da yanağından bir damla yaş akarken Jungkook'un gözlerine bakmaya başlamıştı.
Ağladığını fark ettiğinde kafasını eğip ayakkabıyı hızlıca çıkartmıştı Jungkook ve kenara koymuştu. Sonra da doğrulmuş ve Haneul'a bakmıştı.
"Ağlama."
"Senin için bir önemi yok ki Joonhyun."
Haneul gözündeki yaşı silip ona bakmaya devam ettiğinde arkasını dönüp yüzünü ufalamıştı Jungkook kendi kendine "Dayanamıyorum." diyip. Haneul de "Neye?" diye sormuştu ona merakla.
Derin bir nefes vermişti Jungkook. Dolu gözleriyle Haneul'a bakmış ve öylece durmuştu. Haneul da elini Jungkook'a uzatmış ve "Bu gece gitmesen?" diye sormuştu ona burukça gülümseyerek.
...
Kapı çalındığında "Geldim!" diye seslenmişti Jungkook. Saçlarını kuruladığı havluyu asmış ve kapıya doğru yönelmişti. Kapının ardında da Haneul ellerini önünde birleştirmiş ve çocuk gibi beklemeye devam etmişti.
Açılmıştı kapı. Jungkook'un belinde havlusuyla Haneul'a bakmıştı. Haneul da gözlerini onun çıplak bedeninden kaçırmaya çalışmıştı özellikle. Jungkook'un eli de anında karnının üstüne gelmişti.
"Ne oldu?"
Elinde ufak bir kutuyla yere doğru bakan Haneul "Pansuman için geldim." dediğinde "Resepsiyona neden haber vermedin?" sorusuyla karşılaşmıştı. Yine aynı hataydı. Bay Lee de uyarmıştı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...