Güneş ışığı yüzünden gözlerini hafifçe aralamıştı Haneul. Doğrulmuş ve saçlarını geriye doğru atıp etrafa bakınmıştı.
Alarmı çalmamıştı?
Hemen telefonuna uzanıp saati kontrol etmişti Haneul. Daha bir saati vardı. Derin bir nefes vermiş ve yataktan inmişti. Tuvalete yönelmişti önce. İşleri halletmiş, elini yüzünü kurulayıp banyodan çıkmıştı.
Oldukça gergindi. Yatağın bir kenarına oturup dün geceyi düşünmüştü. Ne kadar da saçmaydı.
Yıllarca görmediği adam birden hayatına giriyordu. O olduğunu bilmeden zaman geçiriyordu onunla haftalarca.
Ayağa kalkıp kapıya yönelmişti Haneul. Jungkook hala orada olamazdı.
Değil mi?
Kapının açılmasıyla Jungkook'un sıçraması bir olmuştu.
Hızla doğrulmuştu yerde. Ona şaşkınlıkla bakan Haneul'a bakmış ve ayağa kalkmıştı. Ona doğru yaklaşınca odanın içine girip kapıyı hızla kaptmıştı Haneul. Jungkook da kapı kolunu tutmuş ve kolu aşağı indirmişti ama açılmamıştı kapı.
Dışardan açılmıyordu.
"Haneul, açar mısın kapıyı?"
Jungkook yüzünü ekşiterek iyice gerinmişti. Tüm vücudu ağrımaya başlamıştı. Gece yerde yatmak iyi gelmemişti ona.
"Sen aptal mısın?" diye kızmıştı Haneul ona kapının arkasından sesini yükselterek. "Gece neden yarde yattın?"
"Sen beni içeri alana kadar gitmeyeceğimi söyledim ya?"
Gözlerini devirip alnını kapıya değdirmişti Haneul. Ne yapacağını bilemiyordu.
Kapıyı açıp sıkıca sarılmak ve doyasıya öpmek istiyordu ama haftalarca onu Joonhyun olarak tanımıştı ve onu Jungkook olarak görmek çok garip hissettirmişti.
"Beni Joonhyun'a alıştırdın. Şimdi de seni Jungkook olarak görmemi bekleme."
Kapıya birkaç kez tıklatıp "Seni seviyorum." dediğinde cevap vermemişti Haneul ona. "Sadece sarılmak istiyorum. Kokunu içime çekmeme izin ver."
Kapıyı hızla açan Haneul "Bunu nasıl bana yapabiliyorsun ya?!" diye bağırmıştı ona. "Nasıl böyle hiçbir şey olmamış gibi davranmamı bekliyorsun!? B-ben anlamıyoru-"
İçeri girip Haneul'ın dudaklarına kendi dudaklarını değdirmişti Jungkook. Kapıyı ayağının tersiyle ittirerek kapatmış ve kollarını Haneul'a sarıp onu kendi bedenine yapıştırmıştı. Haneul da ittirmişti onu. Öpmesine izin vermemişti. Sadece bir kaç daniyeliğine Haneul'ın dudaklarına değmişti Jungkook.
"Bunu bize yapma." diyen Jungkook yaşlı gözleriyle ona bakmıştı. "Vur, bağır, küfret. Bana istediğini yap, tek kelime etmem. Ama beni senden mahrum bırakma, yalvarırım."
Haneul'ın da gözleri dolmuştu. "Nefret ediyorum senden. Çok fazla. Nefret ediyorum..." diyip duraksamıştı. Sonra gözünden akan yaşı silmiş ve "Ama yine de aşığım. Çok aşığım hem de. Ne yapacağım bilmiyorum." demişti ona.
Jungkook geri çekilip belindeki silahı çıkartmıştı hızla. Namluyu kendine doğru çevirerek silahı Haneul'a uzatmış ve "İstersen vur." demişti.
"Ne? Ne saçmalıyorsun sen!?"
"İntikam istiyorsan vur beni. Tek kelime etmem."
Haneul silahı ittirip "İndir şunu." dediğinde "Çok ciddiyim." demişti Jungkook. "Vurursan sini-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...