✵24✵

404 46 124
                                    

Jungkook arabayı depoya yaklaştırıp durduğunda kemerini açan Haneul'a bakmış ve "Yapmayacağını biliyorum ama yine de söylemem gerekiyor." demişti ona. Haneul da merakla ona doğru bakmaya başlamıştı.

"Jungkook olduğumu sadece sen ve Bay Lee biliyor. Aramızda bir şey olduğunu da kimseye belli etmememiz gerekiyor. Diğer insanların yanında sana kaba davranırsam alınma lütfen. Seni seviyorum."

Gülümseyerek karşılık vermişti Haneul ona. Ardından olumlu anlamda kafa sallamış ve "Merak etme." demişti. Jungkook da gülümsemişti ona doğru bunun üstüne. Yaklaşıp yanağını okşamış ve "Young Ae bilmiyor değil mi?" diye sormuştu.

"Bilmiyor."

Olumlu anlamda kafa sallayan bu sefer Jungkook olmuştu. "Akşam tekrar konuşalım her şeyi. Hayatımızda değişen çok şey var. Senin de benim de." diyerek elini yanağından çekmiş ve derin bir nefes vermişti. "Hayatındaki her şeyi bilmek istiyorum."

Omuzlarını silkip "Bilemem" demişti Haneul. Jungkook da kıkırdamış ve "Çok özlemişim seni." demişti.

"Ee? Hadi inelim. Bu ne böyle? Sürekli özlediğini söylersen sıkılırım ben."

Bunun üzerine de kahkaha atmıştı Jungkook. Olumlu anlamda kafa sallamış ve arabanın kapısını açıp dışarı çıkmıştı.

İkili ilerleyip depoya girdiğinde Haneul Jungkook'un odasına geçmişti her zaman olduğu gibi. Jungkook ise koridorda ilerlemiş ve depo kısmına doğru yürümüştü.

...

Haneul dizlerinin üstünden kalkıp "Bitti." dediğinde yerde yatan adam doğrulmaya çalışmış fakat yapamamıştı. Jungkook da olumlu anlamda kafa sallamıştı Haneul'a ve adama doğru yaklaşıp ayağıyla hafifçe dürtmüştü.

"Ne oldu? Kalkamıyor musun?"

Haneul iyice geri çekildiğinde Jungkook adamın yanına çökmüş ve saçlarından tutup kafasını kaldırmıştı. Diğer eliyle belinden çektiği silahı adamın ağzına konumlandırmıştı sonra.

"Konuşmayacaksan ihtiyaç duymazsın heralde, değil mi?"

Silahı havaya kaldırdığında adamlardan biri gelip silahın sürgüsünü çekmişti.

Jungkook silahı tekrar adamın ağzına hizzaladığında "Tamam." demişti adam zar zor dudaklarının arasındaki silahla.

"Tamam, konuşacağım."

Jungkook adamın ağzından silahı çekip saçlarını bıraktığında doğrulmuş ve silahın kilidini kapatıp tekrar beline yerleştirmişti.

Etraftaki adamlardan ikisi gelip yerdeki adamı sandalyeye oturttuklarında "Su." demişti adam yarı baygın bir şekilde. Jungkook da olumlu anlamda kafa sallamış ve adamın su içmesini beklemişti.

"Şimdi söyle. Senden başka kaç kişi daha var içimizde."

"İki" demişti adam kafasını dik tutmaya çalışırken. "Kim olduklarını b-bilmiyorum. Ama... ama duyduğum kadarıyla... işi hallediyorlarmış."

"Hangi iş!?" diyerek bağırmıştı Jungkook sinirle. Adam da "Bilmiyorum." demişti sadece. "Bize her şeyi anlatmıyorlar. Bildiğim tek şey... bu. Ve... ve bekçiler. Kapı bekçileri her şeyi biliyorlar."

Jungkook kaşlarını çatıp "Ne kapısı?" demişti adama yaklaşıp. "Nerenin kapısı?"

"Patronun korumaları. Her şeyi biliyorlar. A-aradığınız ne varsa onlarda. Bizim gibilerle boşuna vakit kaybediyorsunuz."

Jungkook saçlarını karıştırmış ve etrafta volta atmaya başlamıştı.

Nasıl bulacaktı ki o adamlardan birini. Daha patronun kim olduğu bile bilmiyordu.

Bunny 2 | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin