Jungkook hiçbir şey olmamış gibi arabasına girecekken "Efendim, size sesleniyor sanırım." demişti adamlarındna biri. Jungkook da arkasını dönmüş ve Hyun Woo'nun gözlerine bakmıştı.
"Bana mı dedin?"
Hyun Woo "Dalga mı geçiyorsun benimle?" demişti sinirle. "Kaç yıl oldu farkında mısın?" diye sormuş ve Jungkook'a yaklaşmıştı.
Adamları geçmişti onun önüne. Bir tanesi ceketini kenara çekip belindeki silahı Hyun Woo'ya göstermiş ve "Geri bas." demişti ona. Jungkook da "Karıştırdın sanırım?" demişti ona.
Adamının omzuna patpatlayıp geri çekilmesini sağlayan Jungkook birkaç adımla Hyun Woo'nun yanına gelmiş ve "Dediğin kişiyi tanımıyorum." demişti ona.
"Şimdi ortalıkta bağırmayı kes ve uzaklaş."
Hyun Woo şaşkınlıkla bakmaya başlamıştı Jungkook'a. Gözleri dolmuştu. En yakın arkadaşını bulmasına rağmen tanımıyor muydu onu? Hafızasını mı kaybetmişti?
"Ama... ama sizi gördüm. Haneul ve sen. Young Ae de burdaydı. Gördüm sizi. Jungkook... hatırlamıyor musun?"
Jungkook arkasını dönüp arabanın şöför koltuğuna yönelmişti. Hyun Woo da hamle yaparak arkasından gitmişti. Admalarındna biri de sıkıca tutmuştu Hyun Woo'yu. Belindeki silahı eline almıştı.
Bunu fark eden Jungkook "Onu beline geri sok." demişti sinirle. "İnsan içindeyiz."
Adam silahı yerine koyduğunda birkaç adım geri gidip ona doğru bakmaya başlamıştı Hyun Woo.
Jungkook kapıyı açtığında şöför arabadan inmişti. Anlaşılan tek gidecekti Jungkook depoya.
Koltuğa oturan Jungkook kontağı çalıştırmıştı. Sonra pencereti açmıştı sonuna kadar. Hafifçe eğilip Huun Woo'ya bakmış ve "Evine git." demişti ona. Sonra gaza yüklenmiş ve hızlıca otelden ayrılmıştı.
Adamlardan birkaçı hala Hyun Woo'nun yanındaydı. Biri de kolunu sıkıca tutmaya devam etmişti.
İttirmişti Hyun Woo onu "Bırak!" diyerek. Sonra üstünü düzeltmiş ve hızlı admılarla otelin arka tarafından ayrılmıştı.
Jungkook yolda ilerlerken Haneul'ı aramıştı hızlıca. Oldukça gergindi.
Telefonu birkaç saniye sonra açan Haneul "Efendim Bay Min." demişti ona. Jungkook da derin bir nefes vermiş ve "Başka bir yere geç." demişti ona.
"Evet, revirdeyim."
Hafifçe kıkırdayıp "O aptal doktor orada değil mi?" diye sormuştu Jungkook. Haneul de "Evet Bay Min." demişti ona.
"Ama neden başka bir yere geçmediğini anlamadım... Neyse. Müsait olduğun zaman hemen ara. Biraz acil."
Olumlu anlamda kafa sallayıp "Tamam Bay Min." demişti Haneul. Ardından telefonu kulağından uzaklaştırıp telefonu kapatmıştı.
Doktor "Ne dedi?" diye sormuştu meraklı bakışlarla. Haneul da "Birkaç saate araba yollacakmış. Yanına çağırıyor beni." demişti.
"Neyse o gelene kadar işime devam edeyim."
Ayağa kalkmıştı Haneul. Doktor da "Tamam, kolay gelsin." demiş ve arkasına yaslanmıştı.
Dolaptan birkaç malzeme alan Haneul revirden ayrılmıştı. Koşar adımlarla otelin önünde çıkmıştı. Sonra da Jungkook'u aramıştı vakit kaybetmeden.
"Evet, ne diyecektin?"
Jungkook "Bekle" diyerek geri çekilmişti.
Telefon adamının elindeydi. Jungkook'un elleri ise kanlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...