"Dediğimi yapın! Yoksa sürtüğü vururum!"
Jungkook belindeki silahı kavrayıp hızla havaya kaldırdığında hiç düşünmeden basmıştı tetiğe üst üste iki kez.
İki mermi de adamın tam alnına isabet etmiş ve onu oracıkta öldürmüştü.
"B-Bay Min! O adam-!"
Haneul korkuyla derin nefesler alıp yere oturduğunda sandalyedeki ölü bedene bakmıştı birkaç saniye. Jungkook ise koşar adımlarla gelmişti onun yanına "İyi misin?" diye sorup.
Olumlu anlamda kafa sallamıştı Haneul. Her şeyin bu kadar hızlı yaşanması onda hangi duyguların uyandırdığını anlayamamıştı ama bu Jungkook'a derin bir nefes verdirtmişti.
"Bay Min Bay Lee bize d-"
"Adamı halledin."
Jungkook Haneul'ın kolundan tutup ayağa kalkmasına yardım ettiğinde arkasındaki adamlara bakıp "Bay Lee ile ben konuşurum." demiş ve tekrar Haneul'a dönmüştü.
"Özür dilerim."
"Odama geç."
Haneul yerdeki çantasını alıp odadan çıktığında ellerini beline koyup sandalyeden sarkan adama bakmıştı Jungkook. Saçlarını karıştırmış ve ne yapacağını düşünmeye başlamıştı
...
Jungkook hızla içeri, Haneul'ın yanına, girmişti. Volta atıp dönmeye başlamıştı odada. Tekli koltukta oturan Haneul da kafasını kitaptan kaldırıp onu izlemeye başlamıştı.
Cebinden sigarasını çıkartıp dudaklarının arasına koymuştu Jungkook. Çakmakla ucunu yakıp dumanı da içine çekmiş ve pencereyi açıp dumanı dışarı doğru vermişti. Sonra da Haneul'a doğru dönmüştü.
"İyi olduğuna emin misin?"
Olumlu anlamda kafa sallamıştı Haneul. Joonhyun'un neden böyle stres altında olduğunu anlayamamıştı. O kadar mı önemliydi yani o adam onun için?
Haneul ayağa kalkıp Joonhyun'un yanına geldiğinde saçlarını karıştırmıştı Jungkook. Dudaklarının arasındaki sigarayı parmaklarının arasına almış ve dumanı yukarı doğru üflemişti.
"Yapabileceğim bir şey var mı?"
Olumsuz anlamda kafa sallamıştı Jungkook. Doğrulmuş ve sigaranın külünü küllüğe düşürmüştü. Birkaç saniye sonra da telefon çalmaya başlamıştı. Haneul'ın ve Jungkook'un gözleri aynı anda gitmişti telefona. Bay Lee yazısıyla da duraksamışlardı.
Aceleyle telefonu eline alan Jungkook telefonu açıp kulağına dayamıştı. Ardından da onun söylediklerini dinlemeye başlamıştı dikkatle. Her geçen saniye yüzü düşüyor ve kaşları çatılıyordu.
"Biliyorum Bay Lee.", "Evet, biliyorum.", "Hayır.", "Size daha önce söylemiştim eğer-", "Haneul.", "Söylememin bir nedeni vardı. Fakat dinlemiyor."...
Haneul Bay Lee'nin sesini asla alamıyordu ama Jungkook'un sinirini gözlerinden görebiliyordu.
Konuşmanın ortasından sigaradan dumanı içine çekmişti Jungkook. Biraz tutup dışarıya üflemiş ve Bay Lee'ye "Bu sizin suçunuz." demişti. Haneul da kaşlarını havalandırmıştı.
"Gerekirse kendi canımı ortaya koyarım. Umrumda olmaz."
Bunu der demez gözleri Haneul'ı bulmuştu Jungkook'un. Ardından telefonu kulağından çekmiş ve masanın üstüne bırakmıştı. Haneul ise şaşkın gözlerle ona bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny 2 | JJK
FanfictionZaman durmaz. Durmamıştı da. Yıllar geçmişti o günün ardından. Jungkook'unu kaybeden Haneul liseyi bitirmiş ve üniversiteye başlamıştı. Hatta üniversitesini bitirip mezun olmuştu iyi bir hemşire olarak. Hayatına devam etmekten başka çaresi yoktu. ...