1 (Welcome To Your New Life September)

26.6K 713 138
                                    

"Bu şans ayağına bir kere gelir September, kaçırmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Bak bu kağıdı imzaladığın an bütün hayatın değişecek. Ne istersen ayağına kadar gelecek. Tereddüt etme, imzala gitsin." Mike bana iki gündür yaptığı ikna etme konuşmasını sürdürürken gözlerimi bir noktaya sabitlemiş bakıyordum. Benden çok ünlü bir iş adamının oğlunun sevgilisi rolünü yapmamı istiyorlardı. Onunla kamera karşısına çıkacak, çok mutluymuş gibi davranacak ve sonunda da hayatımın sonuna kadar çalışsam bile kazanmamın mümkün olamayacağı kadar parayı alacaktım. Üstelik yüz yaşına kadar yaşayacak olsam bile. Alacağım tek şey para değildi, ünüm olacaktı belki. Evim, arabam, kıyafetlerim, istediğim ve hayal bile edemeyeceğim sayısız şey.

"Peki," dedim gözlerine net bir şekilde bakarken. Bunu yapacaktım. Bundan çok daha iyi bir hayatım olsun istiyordum. Devletin yurdunda sürünmek, zorlu şartlar altında okulumu tamamlamaya çalışmak yerine bu teklifi kabul edecektim. Ailemin ne düşüneceği konusunda endişe bile etmiyorum çünkü bir ailem yoktu. Kendimi bildim bileli yetiştirme yurdundaydım. On sekiz yaşına gelip üniversiteye başladığımda oradan ayrılmak zorunda kalmış ve bir devlet yurduna yerleşmiştim. Hayatım bu kadar berbatken sonucu ne olursa olsun ben kendimi bu cehennemden kurtaracaktım.

Teklifi kabul edeceğimi söylediğimde Mike kafasını salladı ve cebinden hızlıca telefonunu çıkarıp birkaç görüşme yaptı. "Tamamdır," dediğinde düşüncelerimden sıyrılıp ona bakmıştım.

"Akşam yedi gibi orada olacağız. Seni yurdun kapısının önünde bekliyor olacağım. Sakın geç kalma September." Dedi ve hızlıca gözden kayboldu.

Okul bittiğinde hızlıca yurda gidip üzerime düzgün bir şeyler geçirdim. Geçen gün aldığım kot pantolon ve onunla beraber aldığım kırmızı gömleğimi giydim. Telefonuma Mike tarafından atılan aşağı hemen inmem gerektiği konulu mesaj geldiğinde kendime aynada son kez göz gezdirdim. İyi gözüküyordum. Aşağı indiğimde Mike beni hafifçe süzüp "İyi görünüyorsun, atla arabaya." Dedi. Arabaya bindiğimde radyodan dinleyebileceğimiz bir müzik arıyordum. Gerginliğimi üstümden atamıyordum. Korkma September, hayatını değiştireceksin. Her şey güzel olacak.

Kendimi teselli ederek geçirdiğim yirmi dakikalık bir yolculuk sonrası saray gibi bir yerin önünde durmuştuk. Ev demek için bin şahit isteyen binaya baktığımda yutkundum. Vay be, bu insanlar gerçekten çok zengin olmalılar. Arabadan inip eve bakarken kendimi o kadar kaptırmıştım ki anca Mike'ın beni omzumdan dürtüp ilerletmesiyle kendime gelebilmiştim. Kapıdan içeri girdiğimizde evin içinin de dışı kadar şaşalı olduğunu fark etmiştim. Uzun ve büyük bir holden sonra modern eşyalarla döşenmiş bir salon geliyordu. Giriş katın tam ortasında iki yandan uzanan büyük beyaz tırabzanlı merdivenler... Acaba ben de burada mı yaşayacaktım? Çünkü Mike, eğer teklifi kabul edersem artık yurtta kalmayacağımı da söylemişti.

Üst kata çıkıp büyük kahverengi bir kapının önünde durduk. Bizimle birlikte ilerleyen adamlardan biri kapıyı tıklattı ve içerideki adamla bir şeyler konuştu. Bu sanırım yalancı sevgilimin babasıydı. Yaser Malik. Gelmemizi söylediğinde ne zamandır dişlediğimi bilmediğim dudaklarımı birbirinden ayırıp derin bir nefes aldım. Mike önden ben arkadan odaya girdik. Adam beni iyice süzdükten sonra Mike'a döndü. "Güzel," diye mırıldandığında bir an kendimi kötü hissettim. "Oturun."

Emrini duyduğumda masasının karşısındaki koltuğa oturdum. Karşıma Mike geçmişti. Adam bana bakıp duruyordu. Adamlarına çıkmalarını emir verdi. Üçümüz kalmıştık.

"Merhaba September," dedi. Kurumuş dudaklarımı ıslatıp "Merhaba," diye mırıldandım. Sesim kendime güvensiz çıkıyordu. Sep! Kendine gel. Siz bir anlaşma yapacaksınız. Sen bir şeyler alacaksan onlar da alacaktı. Karşılıklıydı. Kendine güven. Sadece kendine güven.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin